Yeryüzü Ağacı’nın değerli okuyucuları, merhaba.
Sami Baydar “Dilek” isimli şiirinde şöyle demiş:
Tutunca
ısırır yılan.
Çiğ gibidir
dudağı da.
Güzeldir
erkektir
ölünce
anlatır şiirini.
Bu şiirdeki gibi hırçın bir yazı eylülün umut veren esintileriyle geride bırakıyorum. Geçtiğimiz aylarda güneş mi yoksa içimde ölen güzel erkekler mi canımı daha çok acıttı, hâlâ sorguluyorum, ama en azından hem Velvele’de hem de başka mecralarda queer edebiyata dair çok güzel ve verimli gelişmeler oldu, biraz onlarla avunduğumu söyleyebilirim.
Haziran ayında Ahmet Güntan’ı Velvele’de “Kayıp bir şairin ablasına şiir.” ile konuk ettik. Hemen sonrasında Menekşe Toprak ile queer edebiyatın yeniden keşfedilen yazarlarından Annemarie Schwarzenbach’ı Türkçeye kazandırması üzerine konuştuk. Eflatun Koza yazarlarından Nazlı Yıldırım’ın yeni kitabının heyecanını Velvele okurlarıyla paylaştık. Ben de geçtiğimiz haftalarda Sami Baydar’ın tüm şiirlerinin 160. Kilometre tarafından yeniden basılması üzerine, şairin queer edebiyat kanonundaki yerine dair bir yazı yazdım. Bu gelişmeleri yazın yorucu sessizliğinde kaçırdıysanız sizleri Velvele sayfalarında bu eser ve söyleşileri keşfetmeye davet ediyorum.
Geride bıraktığımız yaz, queer edebiyatın Velvele dışında da kendini iyice gösterdiği bir mevsim oldu. Haziran ayında Onur Köybaşı editörlüğünde Pelerin Fanzin’de oldukça kapsamlı bir Queer sayısı yayımlandı. Eylül başında Queer Kadın Şairler İçin Açık Mikrofon buluşmalarının ilki Frankeştayn Kitabevi’nde yapıldı. Velvele’de de yer verdiğimiz kimi şairlerin şiirlerini okuduğu etkinliği büyük bir heyecanla queerwomenpoets’te paylaşılan performanslardan takip ettik. Umuyoruz ki bu yeni oluşum daha çok ses getirecek etkinlikler yapmaya devam edecek. Yazarlarımızdan Mertcan Karakuş’un yürütücülüğünde düzenlenen “Edebiyattaki Sesimiz” projesinin yakında başlayacağı müjdesini de sosyal medyadan aldık. LGBTİ+ yazarlar ve şairler olarak sesimizi duyurduğumuz alanların çoğalması Velvele olarak bizi çok mutlu ediyor. Umuyoruz ki başka etkinliklerde, hep birlikte Türkçe queer edebiyatı daha da zenginleştireceğiz.
Bu zenginleşmenin en serin noktalarından biri olduğunu umduğumuz Yeryüzü Ağacı’nda bu ay üç şairi konuk ediyoruz. Melika Aydın’ın “temmuz” isimli şiiri Temmuz’da ayrılık acısını yaşayan herkese o belalı ayı hatırlatıyor. Daha önce Yeryüzü Ağacı’nda konuk ettiğimiz Sumru Tamer “KAYIP” ile Velvele’ye geri dönüyor. Şairin dizelerindeki duygusal netliği umuyorum ki siz okuyucularımız da görüp benim gibi çok seveceksiniz. Ekin İstanbul’un başlıksız şiiri imge ve üslup uyumunu harika tutturan bir şiir olmuş. Ona da Yeryüzü Ağacı’na hoşgeldin diyoruz.
Eğer sizler de Yeryüzü Ağacı’na konuk olmak istiyorsanız iletisim@velvele.net adresine şiirlerinizi gönderebilirsiniz. Yeni mevsimler, yeni şiirlerde buluşmak üzere.
İlker Hepkaner
Velvele Edebiyat Kolu
temmuz
Melika Aydın
“sen ışıklarınla gelirdin sokağımıza
sen ışıklarınla gelirdin”
Furuğ Ferruhzad – Ben senden ölürdüm
zaman var mı,
nefes almaya şimdi?
vakit kaldı mı,
ellerimizi değdirmek için göğe?
sen gördün beni
karlar içinde
kör karanlık ve acıyordu kalbim
sen, en önemli ziyaretçi
baharla geldin odama
ve götürdün çiçekleri çıktığında kapıdan
beni yerde sefil bıraktın
sen görmedin mi beni,
karanlığın içinde?
sen tek çıkış yolu, tek kurtuluş mutluluğa
neden beni sensiz bıraktın?
yetmedin
yetmedin
yetmedi
her nefes dudaklarımda
bağımlıydım varoluşuna
kedimdi bana eş
o soğuk yalnızlar evinde
sen kuşlarla gelendin
gözlerime gün ışığı seninle değerdi.
mutluluğu ve olmanın binbir yolunu
gösterdiğin için bana
şükranlar var oluşuna
Melika Aydın kimdir?
Genç yaştan beri kelimelerle uğraşmayı sevdim. Ege Üniversitesinde aldığım İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi edebiyat aşkımı pekiştirdi. Yazmak her zaman var olmanın bir yolu oldu benim için. Kaos GL ve Wearethehippies gibi çeşitli sitelerde yazılar yayınladım. Tek Yön Edebiyat adlı okur şiir antolojisinde bir şiirim yayınladı. Hala medium’da kendi bloğumda paylaşım yapmaya devam ediyorum.
KAYIP
Sumru Tamer
Ses incinmis gece kayıp
Kendimden aşağı yuvarladım ağır kayaları
Tercüme ettim küfürleri teker teker
Islaklarını giyinmiş bir ormanda kayıp labirent otuz patika
Sırtında derdest kuzeyin ağırlığınca
Sırtımda bütün kayıplarım
Bir makas aldım iştahımdan son kez ve veda ettim
Göz ısırdı öfkemi yaralıyım besbelli
Eskilerden beri kayıp hüznüm diken diken sıyrıkları
Su boğulmuş, sukutu hayal pusudaymış
Bir varmış bir yokmuşmuş Ah kalbim
Bu bahsi kaybetmişsin
Sumru Tamer kimdir?
Sumru, şiir ve öyküler yazan, sanatsal ifade özgürlüğü, edebiyatta müstehcenlik, kuir teori üzerine çalışan aktivist bir lubunya. 17. Kadın Kadına Öykü Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü aldı. Son zamanlarda drag king performansı ve kuir karikatür ile de ilgileniyor. Kısacası multidisipliner ve mütevazi bir şekilde kültür sanat alanında üretim yapmaya çabalıyor.
başlıksız
Ekin İstanbul
Yine sindim dizlerim sinemde
Gömüldüm ve düşümü düşürdüm düşünce çölüne
Ustan usanan ruhumun umudunu vurduğu kuru kumlar
Kuruluğu doyurmaktan mahrum
Kumulları bir yelle kum olmaya mahkum
Yara yaptı cavlak tabanımı bırakmam ben bu serabı inadı
Nedeni hayal kırıklığı ve gönlün kendine kastı
Her kızgın adımda anımsatır kendini topuk yarası
Bu buruşmayı kanıksar artık kalp kası
Hayır
Üstüne bastıkça ayamın üstüne basa basa
Üstüme basa basa tutuşturacak tasa
Ayrıca
Şarap meşrubattan ayrıdır
Kan da candır şerbetten başkadır
Ayılınca maşrapadan boşanır
Mahmurken kanı pompalamaya kalp mi dayanır
Gam yangının her yalımıyla tamamıma varır
Zira kanı yakarak saran tastamam kaygıdır
Ekin İstanbul kimdir?
Kendimi kendime anlatmak amacıyla başladığım günlük yazma sürecimde zaman içinde kendimi şiir de yazarken buldum.
Görsel: “Woman Looking in a Mirror”, Faith Ringgold