Sevgili kendime mektuplar – II

Editörün notu: Bu yazıdan evvel, serinin ilk mektuplarını okumanızı öneriyoruz.

IV. Ulaş’tan Pelin’e

Sevgili Pelin,

Bir koltukta kıvrılıp günlerce uyuyasım var. Kimse uyandırmasın. Yapmam gereken şeyler beni çağırmasın. Peşime düşmesin.

İşte gene bir bavula düşecektim. Her şeyim birkaç kıyafetim, iki parça kitabım, ses kayıt cihazım, kalemlerim ve ben göçebe olacaktık. Göçmenliğin içinde vardı göçebelik değil mi? Bu kaçıncı ev olacaktı? Evim olacak mıydı? Beynim yandı gene şu birkaç günde. 

Eskiden beraber çalıştığımız bir abi vardı. Karşılaştık bir kaç gün önce kahve ısmarladı bana. Sağlığına dikkat et, burada yalnızsın, dedi. Yalnız değilim arkadaşlarım var, Pelin var, diyemedim. Çok dokundu bu laf bana. Düşündüm üzerine: yalnız olmak neydi diye? 

İnsan her zaman herkese anlatamıyor seçilmiş aileyi. Seçilmiş ailenin içinde biyolojik aileden de birilerinin olabileceğini. Biz birbirimizi seçtik mi sence? Yoksa başka bir bağ mı vardı öncesinde aramızda? 

Sürekli başvuru yapıyordum. Ya çok şahane bir Almanca istiyorlardı, ya odanın fiyatı çok yüksekti ya da bana sıra gelmiyordu. Ama inanamayacağın kadar sakinim. Duru hissediyorum kendimi. Biraz endişeliyim tabii. Terapistim bu gerçek bir endişe, dedi. Çok sevindim ben de. Çünkü gerçek olmayan endişelerimin olduğu bir dönem atlattım. 

Vardır elbet bir nasibim diyordum. Annemiz derdi nasibinde varsa kaşığına gelir, diye. Ama bu sefer çok zamanım yoktu. Aşktan bahsediyordu birileri. Gıptayla bakıyordum. Ben hayatı bütünlüklü olarak kavrayamıyordum şu günlerde. Bedenimde yapmak istediğim değişikleri de hep erteliyordum. Bu sefer de gene tutunmaya kendime alan açmaya çalışıyordum. Bana yeniden her şeye rağmen aşkı anlatacağın satırları okumak için sabırsızlanıyordum. Sana ikna olmaya çok hazırım ben. 

“İçimi açtım sana içini açmak için” 

Şiirler okuduğumuz, geceler düzenlediğimiz o günleri sen de özlüyor musun? Şimdi kalkıp bir Birhan Keskin şiiri okusam iyi gelir mi sence? 

Bunlar dışında karnım iyi sadece anksiyeteden değilmiş. Bağırsak düzensizliği varmış. Hap kullandım on gün. Sonra ağrıdığında al, dedi doktor. Bir senedir çekiyorum.  Ben kaygıdan sanıyordum. Terapistim dedi. Fiziksel bir rahatsızlık olmadığından emin olalım, dedi. Benim aklıma hiç gelmemişti. Glutene ve laktoza da dikkat ediyorum. Biraz zorlanıyorum tabii ama karnım ağrımasın diye gerçekten uğraşmaya hazırım. Nisandan bu yana neler olduğunu neden tekrar bir terapistle görüştüğümü bir dahaki mektupta anlatacağım. Telaşlanma ama haberin olsun. 

Sen ne alemdesin? Beni biraz zor günler bekliyor. Dümdüz olmadığını biliyordum yolumuzun ama bazen yoruluyorum. Ben, karnım ve sen… Karnıma da bir kaç cümle yaz daha iyi olsun. 

Cevabını bekleyemedim. Yazmadığım onca zamana özür olsun bu satırlar. 

Kasım 2022

V. Pelin’den Ulaş’a 

Sevgili Ulaş,

Senden gelen iki mektup da beni çok mutlu etti. Uzun zaman oldu evet. Merak ediyordum. Beklemeden bekledim seni. İlk soracağım şey Nisan’da sana neler oldu, çok merak ettim. 

Ben iyiyim, bu mektubumda sana biraz aşktan bahsedeceğim. Evet iki seçenek vermiştin bana: ya aşıksındır ya da aşk acısı çekiyorsundur diye. Aşk acısı çekiyorum. Simi’yle ayrıldık. Bir yıl olacak ama onu unutamadım. Kalbimi de kapatmadım ama onu düşünüyorum hala. Sevgili değildik ama benim için çok özel bir insandı. Bakışı, dokunuşu, varlığı… Bana çok iyi geliyordu. O istedi. Sanırım onu biraz korkuttum. “Öyle çok severim ki korkarsın” Aynen böyle oldu. Sonra bir müddet daha yazmaya devam ettim ona. Hiçbirine cevap vermedi. O cevap vermedikçe ben daha çok kahroldum. Bilirsin hep kovalamayı seçerim. Sanırım çok kovaladım. Rüyalarımda hep ona çarptığımı görüyorum. Çarpışıyoruz hep, sonra uyanıyorum. Bir de ara ara ağrıyan bir dişim vardı. Ne zaman Simi’yle alakalı bir şey olsa ağrırdı. Onu çektiler biliyor musun? Bir tuhaf hissettim. 

Eğer aşkı birinden ya da birilerinden bahsederek anlatacak olursak: uzunca baktığın bir yoldan bir gün birinin ya da birilerinin sana doğru gelip elini kalbine koyması ve kalbinin o ya da onların olduğunu hissederek deli gibi çarparak havalara uçması gibi bir şey bence aşk. Bir his… kuvvetli bir his hem de. 

Bak Lale Müldür ne diyor,

“Susku altın tozlu bir cevap sende
Acı vermek mi istiyorsun, gizemi
Sürdürmek mi?
Gümüş bir kaptan su içip
Seni düşünüyorum
Senin altın tozlu suskunu.

Bırak barak bir Mevlevi
Uzaydan dönerek insin kalbine
Bırak herşey herşey
Eriyip gitsin
Ağızdan pastel gibi başını da öne eğsin
Doğulu musun, batılı mısın nesin?
Yoksa bölünmüş bir kişilik misin?
Yok gibisin, benim yok-sevgilim
Yoksa başka bir gezegenden mi
               Geldin
Benimle uyu, kanatlarımız
              Birbirine değsin
Yok istediğim başka hiçbir şey
               Bu esrarengiz loşlukta.” 

Sana hatırlatmak için bu şiiri seçtim. Çünkü o kadar unutmuşsun ki. Ama illa birisi, birileri olmak zorunda değil. Aşka kapatman  kalbini, benim canımı sıkan bu. Yoksa birisinin, birilerinin olup olmaması değil mesele. Aşk kocaman bir kavram. Onu bazen birileriyle düşünüp de daraltabiliyoruz. Boom tutmaya duyduğun aşkından  yazma aşkından da bahsetmiyorsun? Yaptığın yeni şeyler yok mu? Bavuluna koyduğun ses kayıt cihazıyla neler yapıyorsun, anlat bana? Aşklarına mesafe koyma. Bunu anlayamıyorum. Ev ararken aşka sıra gelmiyor olabilir ama aşktan bahsedenlere kulak ver; elbet bir yer bulacaksın. “Endişelenme güven”, gene her şey yoluna girecek. 

Sana “yalnızsın” diyen abinin sözüne bir de böyle bak. Yalnızlık kötü bir şey değil ki. Hem de yalnız bile değilken sen. Öyle olsa bile niye kötü olsun. Bazen böyle laflar etmeyi seviyor abilerimiz. Biz birbirimizi bence ne zaman seçtik biliyor musun? Sen ismini seçtiğin gün. Öncesinde de beraberdik ama böyle bir ayrım yoktu. Birdik iki olduk, üç olduk, dört olduk… sonra tekrar bütüne ulaştık. Ve aramızda anlatılamayacak bir bağ oldu. 

O abiyi de boş ver. Su akacak yolunu bulacak. Nice zor günler geçirdik. Gene de sular duruldu. Bazen deniz gitti, kum kaldı. Bazen kum gitti, taş kaldı. Ama bu su hiç durmadı. 

Sana tavsiyem beyaz hırkaya önem ver. Sana çok yakışacak. Beyazı da sevebileceğini biliyorum. Onu elde yıka özenle kurut. Aynada uzun uzun bak kendine. 

Mektubun başında da yazdım. Nisan’da sana ne oldu anlat bana. Cevabını heyecanla bekliyor olacağım. 

Aralık 2022

1 Comment

Comments are closed.