#ÜzerineBirŞeyler (ile) Üzerine Bir Şeyler

Son zamanlarda dinlemekten en keyif aldığım podcast’lerin zirvesinde #ÜzerineBirŞeyler var. Bayağı fan girl’im; hem kendim dinliyor hem de bölüm linklerini eşe dosta atıyor, hepsini darlıyorum: dinle, bu podcast sana dinle…

#ÜzerineBirŞeyler, bizleri sadece konu kadın ve LGBTİ+ hakları olunca hatırlayan ve hayatta olup bitenlerden etkilenmiyormuşuz gibi davrananan ana akım medyaya kadın ve lubun bakış açısıyla gullümü bol bir alternatif sunuyor.

Nesli ve Fulden ile podcast’in nasıl ortaya çıktığını ve yeşillik tüketmenin ve her gün bir litre su içmenin faydalarını konuştuk. İyi okumalar…

Öncelikle okuyucularımız için biraz kendinizi tanıtmanızı rica ediyorum. Kimsiniz, neler yapıyor, nereden geliyorsunuz? 

Nesli: Ben İstanbullu olsam da 17 yıldır Ankara’da yaşıyorum, her şeye rağmen h​​âlâ Ankara’yı seviyorum. Hacettepe Üniversitesi’nde sosyoloji okudum ama zamanla dijital iletişime merak saldım. Azıcık sosyolog, çokça iletişimci olarak uzun yıllar sivil toplumda çalıştım, 1,5 yıl önce tam zamanlı işimden ayrıldım. Tam pandemi dönemi olduğu için biraz zorlanmış olsam da iyi ki ayrılmışım diyorum şu an dönüp bakınca. Tam zamanlı yerine daha parçalı işler yapıyorum artık. STK’lara, aktivistlere, sosyal girişimlere dijital medya alanında danışmanlık ve eğitimler veriyorum. Ankara’da bir barda çalışıyorum ve #ÜzerineBirŞeyler podcast’inin iki yapımcısından biriyim. Biraz geek sayılırım sanırım; diziydi, filmdi yakından takip ederim. Modayı da aynı şekilde yakından takip ediyorum, alıp üzerime giymek açısından değil, benimki göz zevki sadece. 

Fulden: İzmir’den Ankara’ya, oradan İsveç’e, son olarak da İstanbul’a getirdi hayat beni. Uluslararası ilişkiler mezunuyum, ilişkilerim iyidir ama hiç diplomatik olamadığım için dijital medya ve toplum diye bir programda yüksek lisans yaptım. Kendimi bildim bileli sivil toplumda çalışıyorum, şu anda Öğretmen Ağı isimli bir STK’da iletişim koordinatörüyüm. Bir yandan Nesli gibi ben de danışmanlık veriyorum STK’lara ve aktivistlere. Mizaha dair her şey çok ilgimi çekiyor, internet mizahınının nasıl ortaya çıktığını araştıran bir yazı serim var “nerden çıktı?” isimli, fikritakip.co’da da yayımlanıyor. Hatta bu merakımın peşinden giderken Velvele için de bir yazı yazmıştım “Ofansif Mizahın Bedelini Kimler Öder?” başlıklı, onu hatırlatmak için harika bir vesile bu. Bir yandan da Nesli ile birlikte, #ÜzerineBirŞeyler podcastini yapıyorum. 

#ÜzerineBirŞeyler, -eğer yanlış hatırlamıyorsam, medium.com’da yayın yapan çevrimiçi yazılı bir proje idi. O nasıl ortaya çıktı?

N: Evet, hatta medium.com’dan da önce sadece Instagram story’lerde paylaştığımız içeriklerdi #ÜzerineBirŞeyler. Şöyle başladı aslında, karantina zamanlarında sık sık Fulden’le konuşuyorduk. İkimiz de, duvarlara boş boş bakarken ruhumuz kararmasın diye izlediğimiz, okuduğumuz, internette denk geldiğimiz şeyleri öneriyorduk, gönderiyorduk. Sonra da üzerine konuşup tartışıyorduk. Bir gün, yine böyle şeylerden bahsederken Fulden neden bu konuştuklarımızı çevremizdekilerle de paylaşmıyoruz dedi. İsmi de hemen buluverdi. Bana da fazlasıyla mantıklı geldi, hemen atladım fikrin üstüne. Önce story’lerde başladık, sonra orası yetmemeye başladı söylemek istediklerimize ve medium.com’da yazılar yayınlama başladık.

F: Açık konuşmak gerekirse, sanırım “pandemide üretken olmalıyım” sanrısına kapıldım. Şu an dünyadaki dönüşümü anlamalıyım diye her gün çılgınca haberler, e-bültenler okudum, video belgeseller izledim. Bir şeyler izledikçe okudukça da Nesli ile üzerine konuşuyorduk. Ekonomi, teknoloji, spor, eğitim sistemi, moda, popüler kültür; baktım hiç fena şeyler söylemiyoruz ama konuştuklarımız hep aramızda kalıyor. Bende zaten düşündüklerimi paylaşacak, kendimi ortaya koyacak özgüven yok, sadece şaka yapabiliyorum. Sonra baktım ki, ortalama bir cishet çer çöp demeden aklına geleni beş paragraf yazıyor. Bana birikimim olan, kafamın bastığı hiçbir şeyle ilgili soru sorulmuyor. İnsanların haberi bile yok hatta böyle bir öğrenme çabamın olduğundan. Pandemide düşünmeye çok vakit kaldı ya, düşündükçe yıllarca kendimi ne kadar kapattığımın daha da farkına vardım. Vasat adamların serbest çağrışımına bile insanların yepyeni bir formülmüş gibi yaklaşmasını kabul etmek istemedim, eh yeter be dedim. #ÜzerineBirŞeyler aslında benim kaybettiğim, belki de hiç sahip olamadığım bir özgüveni kazanmak için attığım bir adımdı. Bir kadın olarak, bir LGBTİ+ olarak görüşümün ve sadece kadınları ve LGBTİ+’ları ilgilendirdiğini düşünülen daha ‘hafif’ görülen meselelerde değil, hayata dair her şeye değerli olduğunu kendime kanıtlama cesaretini göstermek istedim.

O proje bugün ayıla bayıla dinlediğimiz aynı isimli podcast’e nasıl evrildi?

N: Ben dört senedir falan podcast dinliyordum, işe gidip gelirken. Sonra karantina oldu ve evde vakit geçirirken daha fazla program dinlemeye başladım. Fulden’le #ÜzerineBirŞeyler içerikleri paylaşmaya başladığımız ilk zamanlarda bir gün ona demiştim “Ya podcast aslında tam bizim içeriklere uygun format” diye ama Fulden pek sıcak bakmamıştı. Bir de tabii o zaman ikimiz de nasıl yapacağımızı bilememiştik. Sonra 2021 baharında karşımıza News Lab Turkey’in Gazetecilik Kuluçka Programı çıktı. Dedik kuluçkada biz bu işi kotarırız. Podcast formatı ile oraya başvurduk ve kabul aldık. 2,5 aylık yoğun bir eğitim ve mentörlük dönemi geçirdik. Gazetecilik alanında bir eğitimimiz olmadığı için çok yararlı oldu bizim için. Ayrıca Kuluçka Programı’nda o zaman sevgili Hazal Sipahi de vardı, sağolsun hiçbir şey bilmediğimiz podcast yapımcılığı konusunda bize çok yardımcı oldu. Kuluçka programı kapsamında minik bir hibe de aldık ve bu sayede gerekli ekipmanları da sağlayınca, Ekim 2021’de podcast’imize başladık. 

#ÜzerineBirŞeyler’den biraz ana akım TV kanallarındaki sabah programı vibe’ı aldığımı itiraf ediyorum. Ama o programların daha kalitelisi, entelektüeli, kadın/lubunya/hayvan/göçmen dostu olanı elbette. Siz kendinizi Seren Serengil, ne bileyim, Arto gibi hissediyor musunuz? 

N: Ayyy allah benzetmesin her ikisine de. Şaka bir yana magazin hem Fulden hem benim için her zaman eğlenerek takip ettiğimiz bir şey olmuştu. Şahsen Televole’lerle büyümüş bir çocuk olarak, ben şu an gündüz kuşağı magazin programlarına asla tahammül edemiyorum. Her konuda nefret söylemi üretmeleri noktasındaki başarıları beni tiksindiriyor. Tabii biz sadece magazin de konuşmuyoruz, o yüzden aslında ABD’deki “night show” kafasına daha yakın olabilir belki de. Ama şey keyifli tabii ki, seni çok iyi tanıyan bir kişi ile konuşmak istediğin konunun her yanını didikliyorsun, yeri geliyor daldan dala atlıyorsun. Eğleniyoruz bayağı Fulden’le.

F: Nesli kaliteli biri olduğu için bizi “night show” gibi görmüş, o yüksek gözüne sağlık Nesliciğim ama ben tam da gündüz kuşağı magazin yorumcusu gibi hissediyorum kendimi. (Nesli kalitesi fazla geldiği için tüm vakurluğuyla Ak Magazin masasını terk eden İlkay Buharalı oluyor sanırım.) Bircan Bali’nin korkaklığını gizlediğini sandığı cesaretinden, Seren Serengil’in muhakemeden yoksun toksik duygularından çok daha fazlasını sunduğumuzu düşünüyorum podcast’te. Arto’dan bahsetmeye gerek duymadım, kendisini ciddiye almıyorum, genel. Henüz reyting rekorları kıramadık sadece, öyle bir eksiğimiz var. Zamanla o da olursa ben bu masadan kalkmam.

Gündemi lubun ve feminist bakış açısıyla yorumlanmasını çok önemsiyorum. Velvele çatısı altında ürettiğimiz şeylerde de dikkat ettiğimiz şeylerden biri bu. Bize sadece bizimle ilgili şeyleri değil, bizimle ilgili görünmeyen gündemlerle ilgili de söz üretmemiz gerektiği, bizim fikirlerimizin sorulması gerektiğini düşünüyorum. #ÜzerineBirŞeyler, bu boşluğu dolduran projelerden biri. 

N: Yola ilk başladığımızda bizim de ilk söylediğimiz şey buydu aslında. LGBTİ+ ve kadın bakışı ile tek söz söyleyebileceğimiz alanlar hak mücadelesi ile sınırlı değil. LGBTİ+’lar yalnızca Onur Yürüyüşü’nde var olmuyor, izole bir hayat yaşamıyor. Cinsiyetçilik kadınlar için büyük bir dert, ama tek dert bu değil ki. Hepimiz aynı yerde yaşıyoruz, benzer dertlerle uğraşıyoruz. Neden hayatımızı ilgilendiren konularda sadece cishet erkekler konuşsun. Teknolojiden sinemaya, spordan modaya, ekonomiye, hatta gündelik hayatlarımıza dair pek çok konuda sözümüz var, fikrimiz zikrimiz var. Dolar yükselirken bize de yükseliyor sonuçta. 

F: Lisansta okurken, farklı uluslararası ilişkiler teorileri öğreniyorduk. Realist teori vardı, liberal teori vardı. Eleştirel teorinin hemen altında feminist yaklaşımlar da vardı bir başlık olarak ve derste yaklaşık BİR BUÇUK DAKİKA üzerinde durulmuştu bu başlığın. Hatırımda kaldığı kadarıyla şey demişti hoca, feminist teorisyenler devlet yönetiminin hep erkeklerin olmasını sorunlu bulurlar ve alanda çalışan teorisyenlerin çalışmalarının hep erkek gözüyle olduğunu söylerler. Fazlasıyla doğru ama tek söylenen bu kadardı, bu kadar. İçimden sinirlendiğimi hatırlıyorum, nasıl iki cümle edip geçilir koskoca feminist eleştiri diye. O gün idrak etmiştim sanırım, kadınların ve elbette LGBTİ+’ların hayatta kapladığı konum, ürettiği söz, bu kadar az yer kaplıyor işte ana akımda, bu kadar sığ bir şekilde anlaşılıyor diye. Hiçbir uzmanlığı olmayan onlarca adam akşamları tartışma programlarında saatlerce fikirlerini beyan ederken hem de. Gencecik aklımla, biraz da sezgisel olarak sinirlenmiştim o zaman. Şimdi o sinirin nedenini daha iyi anlıyorum. O yüzden LGBTİ+’ların ve kadınların sadece kısıtlı alanlarda konuşmasına imkan veriyor sistem. Bunu reddetmek önemli diye düşünüyorum. 

Düzenli içerik, hele hele gönüllü düzenli içerik üretmek dinleyene, okuyana kolay görünse de, üreticiler için pek de sanıldığı kadar kolay olmuyor bu işler. Sizi neler zorluyor? 

N: Kolay olmayacağını tahmin ediyordum ama bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Her ne kadar gündem hiçbir zaman boş kalmasa da, hem bizi dinleyenlerin ilgisini çekecek hem de bizim ürettiğimiz formata uyacak içerik bulmak her zaman kolay olmuyor. Çünkü sadece mikrofonun karşısına geçip sohbet etmiyoruz. Öncesinde ele alacağımız konuyu ya da olayı detaylı olarak araştırıyoruz. Bazen konu ithal ediyoruz, mesela Oscar Ödülleri’ni konuştuk, Kim Kardashian ve Ye West boşanmasını konuştuk, o zaman yurt dışında bu konuda neler yazılmış bakıyoruz. İnsanlar ne demiş, Twitter’da bir şeyler var mı diye bakıyoruz. Her konunun ele alınabilecek birden fazla tarafı olabiliyor, bizim odak noktamız ne olacak diye öncesinde Fulden’le konuşuyoruz, bazen toplantı yapıyoruz. Tabii bunları bir de diğer işlerimizi yaparken yapmaya çalışıyoruz. O yüzden ne yalan söyleyeyim, zorlandığımız zamanlar oluyor. Bir de tabii olayın teknik tarafı var. Bölümlerin kurgusunu ben yapıyorum ve bu konuda daha önce hiçbir bilgim yoktu. Kuluçka programında temel düzeyde öğrendik, sonrasında ben deneye yanıla yaptım bir şeyler. Mesela sesin kötü olduğu birkaç bölümümüz var ve ne kadar uğraştımsa da düzeltemedim onları. Bu işten anlayan arkadaşlarımız destek olmak istedi sağ olsunlar, birlikte kafa yora yora üstesinden gelmeye çalışıyoruz. 

F: Her hafta içerik üretmek bayağı zormuş. Her bir bölümün sosyal medya paylaşım döngüsü var, ona görsel hazırla, bunun metnini yaz, story’sinde şundan eksik kalma, konu ile ilgili biri bir şey demiş hemen onu takip et, konuya nasıl yaklaşacağımızı belirle derken epey zaman alıyor. Hani derler ya, iki video çekip nasıl para kazanıyor influencerlar (sosyal medya fenomenleri) diye. Durum hiç öyle değil 🙂 Kendim de içerik üretmeye başladıktan sonra gördüm ki bu iş gerçekten çok zor. O yüzden her 10 bölümde bir mutlaka dinlenelim, neler iyi gidiyor, neleri daha iyi yapsak düşünmeye vakit kalsa dedik. 20. bölümü de tamamladık, birkaç hafta yokuz o yüzden. 

Ama bizden daha fazla deneyimi olan sensin Bawer, hiç durmadan üretiyorsun, asıl sen paylaş isterim ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun, bir yazı da senden bekliyoruz. Biz de senden bir sürü şey öğreniriz kesin.

Sinir haplarımın listesini ve terapistimin numarasını DM’en yollarım 🙂 Şaka bir yana, podcast, benim gibi görüntülü içeriklerden tetiklenenler (şuraya bir bayılayım müsadenizle) için cennetten çiçek adeta. Sizce podcast’in kadınlar ve lubunyalar için ne gibi avantajları var? 

N: Her şeyden önce pratik bir rahatlığı var bir kere. Üstünün başının, arka planın bir önemi yok. Pijamanla, saçın başın dağınık istediğin gibi kayıt alabilirsin. Bir de tabii senin dediğin gibi, görünür olmak istemeyene bir fırsat verebiliyor podcast. Adını, sesini değiştirip istediğin gibi kendini var edebilme şansı veriyor. 

F: Anonimliğin sağladığı rahatlıkla, özellikle cinsellikle ilgili içerik üreten bir sürü podcast olduğunu fark ediyorum. Sansürün ve baskının gırla olduğu bir dönemde, insanların rahat rahat konuşabilecekleri birkaç alandan biri podcast. Bir de, henüz yorumlar podcast mecralarında yer almadığı için sanırım, insanların düşünceleriyle doğrudan karşılaşmıyorsunuz. Düşünüyorum mesela #ÜzerineBirŞeyler Youtube’da olsaydı, oradaki yorumlar nasıl etkilerdi acaba beni. Belki moralim çok bozulurdu devam edemezdim, bilmiyorum. Biraz mesafeli bir yer olması, e bir de suratımın görünmemesi daha çekilir kılıyor benim için podcasti, devam edebiliyorum. 

Siz hangi podcast’leri dinliyorsunuz peki? Hangi başka içerikleri düzenli takip ediyor, besleniyor, dayanışıyorsunuz? 

N: Velvele Podcast Serisi tabii ki, keşke daha sık bölüm koyabilseniz. Sonra, Mental Klitoris, Yine Yeni Yeniden 90’lar, Queer Troublemakers, Kobra Kobra, Biricikseksüel, Kamusal Alanda Tabusal Konular

Son All Stars’tan bu yana Drag Race’i izlemeyi bi’ bıraktım ama izlerken Drag Race Halk Kütüphanesi’ni aşırı gülerek takip ediyordum. Şimdi sırf sizi dinleyeyim diye tekrar başlayasım var Rupaul’s Drag Race’e. Podcast dışında ise, Youtube’da yeni favorim diye.tv. Kutsal Motor, Şokopop, Miss Zencefil, Drama Pasta takip ettiğim bazı kanallar. Instagram’da diet-prada’yı çok seviyorum, ana konusu moda, ama sektördeki hırsızlıkları, ırkçılıkları, tacizleri falan da ifşa eden bir hesap. Dünyada LGBTİ+’larla ilgili neler olduğunu ise them, Gay Times, Pink News gibi sitelerden takip ediyorum.

F: Nesli’nin saydığı kaynakların yanı sıra, 5Harfliler’i ve +90’ı ekleyebilirim Türkiye’den. Bir sürü yabancı sayfa da takip ediyorum, bu aralar en favorim wellmeaningcishets isimli bir instagram sayfası. Çok sorunlu şeyler söyleyen iyi niyetli cishet sözlerini paylaşıyor. Tam kaynak gibi değil sanırım ama ben yine dersimi çıkarıyorum diye kıvırayım. Ama aslen, hayatın nabzını çoğunlukla Twitter’da tutuyorum diyebilirim. Biraz yorucu oluyor ama her şeye rağmen zihnimi açıyor. Bir de kaos seviyoruz tabii.. 

Son sözleri de alıp sizi İzmir Marşı’yla uğurluyorum beybiler.

N: Biz çok teşekkür ederiz bu söyleşi için. Çok mutlu olduk teklifinize. Elimizden geldiğince LGBTİ+ ve kadın bakışı ile içerikler üretmeye devam edeceğiz. #ÜzerineBirŞeyler’i bütün podcast platformlarından dinleyebilir, Instagram üzerinden takip edebilirsiniz diyelim son olarak. 

F: Gerçekten çok teşekkürler böyle bir alan sağladığınız için. Velvele LGBTİ+’ların hayatını ilgilendiren her şeye dair bilgi ve bakış açısı bulabildiğimiz bir kaynak. Sadece bir arşiv de değil, aktif bir tartışma alanı da yaratıyor. Böyle bir yerde #ÜzerineBirŞeyler’e dair kelam etmek çok iyi geldi.

#ÜzerineBirŞeyler’i Instagram’da takip edin.

Sponsored by the Rosa Luxemburg Stiftung with funds of the Federal Ministry for Economic Cooperation and Development of the Federal Republic of Germany. The content of the publication is the sole responsibility of Velvele and does not necessarily reflect the position of RLS.

Author

  • Bawer

    Velvele Kurucu Yayın Yönetmeni, gazeteci, çevirmen, editör, LGBTİ+ ve göçmen halları aktivisti.

Bir Cevap Yazın