Chorus of Body’nin tablolarında akıp giden bedenler

Chorus of Body’nin resimlerini Instagram’da ilk gördüğümde tanıdık bir fiziksel tepki verdim. Kalp atışım hızlanmış, kulaklarım heyecandan kızarmış, nefesim sıklaşmış ve tansiyonum hafif oynamıştı. Fakat bu tepkinin nedeni resimlerinde bedenlerin en kışkırtıcı köşelerine yer vermesi değildi. Zira internet çıplak vücut dolu ve o çıplaklığın yarattığı etkiyi çok iyi tanıyorum. Bu başka bir şeydi…

Chorus of Body’nin çizimlerinde benim nefesimi kesen şey çıplak vücudun ateşlediği arzunun zaman, mekan ve duyguyla etkileşiyor olmasıydı. Bir noktada paylaştığı her resme Instagram’da “bu harika olmuş, e bu da harika olmuş!” demek yerine resimlerine hayranlığımı kelimelere dökeyim, bu sırada da onun neler düşündüğünü öğreneyim istedim. Bawer’in bizi irtibata sokmasıyla olaylar gelişti ve hem benim kendi merak ettiklerimi hem de okuyucularımızın merak edebileceğini düşündüğüm şeyleri Chorus of Body’ye sordum. 

Sanatçının işlerine Instagram, Twitter ve kendi sitesinden ulaşabilirsiniz. 

İlker: Resim yapmaya ne zaman başladın ve kuir arzu ne zaman resimlerinin merkezine oturdu?

Chorus of Body: Kendimi bildim bileli bir şeyler çiziyorum; gerek deftere gerek duvara veya sayfa kenarlarına. Senelerce karakalem yaptım, zaman ilerledikçe de önce suluboyaya son olarak yağlı boyaya geçtim. Çizimlerimdeki kuir ve cinsellik; zamanla, ilişkimle ve mücadelelerimle gelişti. İlk olarak kendim ve partnerimin olduğu fotoğrafları çizerek başladım. Daha sonra ise işlerim hep bu temada ilerledi.

Çizimlerinde modellerinin yüzleri yer almıyor, ancak kimi zaman bazılarını sosyal medyada etiketliyorsun. O zaman modellerin sosyal medya hesapları, resimlerini ek imajlarla destekliyor hale geliyor. Eserlerinle dijital dünya arasındaki bu ilişki hakkında ne düşünüyorsun? 

Eserlerimde en önem verdiğim şey, en basit haliyle bedene odaklanabilmek. Bunu ise alışık olduğumuz göz kontağını ortadan kaldırarak sağlamaya çalışıyorum. Beyin, o ilk kontağı kurduktan, yargıyı oluşturduktan sonra ekstra bilgiler vermenin hikayenin devamı için destekleyici olduğunu düşünüyorum.

Çok ilginç, göz kontağıyla beden algısı arasındaki ilişkiyi hiç böyle düşünmemiştim. Peki modellerini nasıl seçiyorsun? Herhangi birisi sana gelip ‘beni-bizi çiz’ demeden önce neleri gerçekleştirmiş olmalı? 

Modellerim aslında hep bir geçmişimin olduğu insanlar; minik bir selamlaşma veya daha derin konuşmalar… Hesabımı ilk açtığım zamanlarda, birkaç arkadaşımın eski gönderilerinden fotoğraflar seçip, çizim için izin istemiştim. Bazılarından da bu tarz bir çalışma için bana fotoğraf göndermelerini rica ettim. Tabii ilk birkaç çizimden sonra gördüğüm ilgi beklediğimden fazla oldu. İzinsiz fotoğraf/video gönderenlerden, direkt ‘beni çiz’ diyenlere kadar doldu taştı gelen kutum. Bu noktada benim için kilit nokta iletişim.

Umarım senin kendilerini çizmeni isteyenler bu röportajı okuyordur o zaman. Sanatınla kuir olman arasındaki ilişkinin başlamasından bahsederken mücadeleden bahsettin. Buna ek olarak eğlence, sosyalleşme, toplumsal etkileri gibi konuları da düşününce kuir hayatın sanatla, özellikle de kuir sanatla kurduğu ilişkiye dair neler söyleyebilirsin?

Bu etkenlerin beslenme ve geri bildirim anlamında çok önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum. Kendi içsel mücadelemi, bedenimin ve tattığım bedenin bende oluşturduğu hissi en rahat çizimlerim ile ifade edebiliyorum.

Bu noktada komünitenin desteğine de değinmek isterim. Bir eser ile kendinden bir şeyler bulabilmek, ufak da olsa bir bağ kurabilmek, onu konuşmak, paylaşmak, günün sonunda sanatçıyı daha görünür kılıyor.

Komünitenin desteği konusunda sana katılıyorum. Mesela kendi yaptığım işlerde onların desteği görünür olduğunda çok daha motive çalışıyorum. Biraz da şu aralar yaptıklarından bahsetmek istiyorum.  En son sosyal medyada göbek akım önerisi getirdin. Bu benim aklıma iki soru getirdi. Birincisi şu: Sence insanların sosyal medyada vücutlarını paylaşmaları neden önemli? Özgürlük ve yaşantımıza dair bu akım bize ne anlatıyor?

Benim önerim insanların özgürce istedikleri paylaşımları yapabilmeleri yönündeydi. Bunu Twitter’da yapmamın en önemli noktalarından birisi de ‘sansür’ konusu. Hali hazırda Instagram’da kimi çizimlerimi sansürleyerek veya başka bir yol bularak paylaşmak zorundayım. İki platformdan da defalarca uyarı almış biri olarak, en basit bir direnişin (bu örnekte göbeğimizi rahatça gösterebilmek) çok kıymetli olduğuna inanıyorum.

Sosyal medyada sansür ne yazık ki büyük bir sorun. Başlattığın göbek akımı benim aklıma özellikle geylerin vücutlarında genelde hor görülen diğer öğeleri getirdi. Resmettiğin bedenler büyük çoğunlukta genel güzellik algısına uygun, kaslı, fit, büyük similyalı modeller. Ancak kimi insanlar kılları, çatlakları, normalden küçük addedilen penisleri nedeniyle büyük bir baskı ve utandırma yaşayabiliyorlar. Toplumsal algıda erkeklik atanacak bedenleri resmeden bir sanatçı olarak norm kabul edilen güzellik kuralları hakkında ne düşünüyorsun?

Bu düşüncenin kapsayıcılık kavramının kişisel algısıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Devamında ise aklıma sadece ‘Sanatçı kapsayıcı olmalı mıdır?’ sorusu geliyor.

Son zamanlarda fetişler üzerine çalışan bir sanatçı olarak en önem verdiğim şey, kimileri için hoş gelmeyen, ayıplanan, dışlanan, belki de kişi özelinde daha keşfedilmemiş fetişlere görünürlük kazandırmak. Bununla birlikte ilk olarak ‘toplumsal algıda erkeklik atanacak bedenleri resmeden bir sanatçı’ tamlamasını kendime ait görmüyorum. Ben sadece hikayesinden ve atmosferinden yararlanarak beden resmediyorum. Bu tamlamanın günümüzde eleştirel bir yaklaşım sergilediğini farkındayım. Bu eleştirinin normları da beslediğini düşünüyorum. Kişinin güzellik algısının, güven ve haz temelinde şekillendiğine inanıyorum. Kuralların artık daha akışkan olduğunu da gözlemliyorum. En azından benim için bu şekilde.

İnsanların aldığı veya okudukları iyi-kötü yorumların temelinin güzellik kurallarından değil, yorumcunun kişisel tatmininden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Açıkçası biz de soruyu o şekilde şekillendirirken oldukça düşündük. Senin böyle bir düzeltme yapman çok iyi oldu, çok teşekkür ederim. Biraz kendi okumam ışığında bir soru sormak istiyorum. Eserlerin genelde bana yarım kalmışlıkları çağrıştırıyor. Akıp giden zamanı, bir anda, biteceği bile bile yaşanan derin anları resmediyorsun. Zamanla ve değişimle aran nasıl? Resmini zamanın izleğinde nereye koyuyorsun?

Eserlerimin benimle birlikte olgunlaştığını düşünüyorum. Anlamları artıyor, ulaştığı kitleler genişliyor. Resmettiğim gerçekliğin sadece fiziksel olarak bittiğini, geçmişte kaldığı bilincindeyim. Lakin hissettirdiği hazzın zamanla daha içine kapıldığımı ve başkalarının da kapıldığını düşünüyorum.

İşlerinin sıkı bir takipçisi olarak kesinlikle resimlerinin hissettirdiği hazzın onlara bakanlar içinde de genişlediğini söyleyebilirim. Senin başka hangi sanatçıları takip ettiğini de merak ediyorum. Türkiyeli ve Türkiye dışında kimleri takip ediyorsun? Seni onların işleri nasıl etkiliyor?

Severek takip ettiğim aslında birçok sanatçı var. Spesifik olarak Genieve Figgis’in işlerini seviyorum, yüzlere verdiği akışkanlıktaki samimiyet benim de çizgimi biçimlendiriyor. Brian Henry ve Jay Davies’ın fotoğraflarında kullandığı açılar ve deneysel yaklaşımlar da beni ayrı heyecanlandırıyor. Son olarak Aslı Alpar’ın çizimlerinde ise söylemek, konuşmak istediğim birçok kesit buluyorum.

Eserlerini satın almak isteyenler sana nasıl ulaşsın?

ShopigoArt üzerinden eserlerimi satın alabilirler. Instagram ve mail üzerinden de bana her zaman ulaşmaları mümkün.

Author

Bir Cevap Yazın