görünmez emek

Güç bela bu kapı da açıldı. Ve içerdeyiz. Beklendiği üzere kimsecikler yok. Elimizi çabuk tutmasak da olur. Ufak bir araştırmayla evde oturanların şehir dışında olduklarını, hiçbir komşularıyla da iletişimlerinin olmadığını öğrendik. Daha doğrusu Kırık öğrendi. Elinden gelen en iyi şey bu. Bir de güzel çorba yapar. Arkasını toplar. Temizdir. Özenlidir. Ama niyeyse çorbadan başka yemek yapmaz. Olsun. O konuda repertuarı geniştir. Dün brokoli çorbası yaptı, ondan önce de mantar çorbası yapmıştı. Sabah kahvaltıda önceki akşamdan kalan çorbayı tüketir ama iki akşam üst üste aynı yemeği yemez. Prensiplidir vesselam. Çorbayı sek içer. Yanında nadiren bir dilim ekmek, o da ben yaptıysam… Ne turşu, ne salata. Tatlıyla da arası yoktur. Ya da abur cuburla…

Karakteri de beslenmesi gibidir Kırık’ın. Düzdür. Şaşırtmaz sizi. Sabah uyanır uyanmaz onu görmek kahve etkisi yapar bende. Bir anda kendime gelirim. Hep benden sonra yatar, benden önce de uyanmış olur. Aynı ses tonuyla konuşur. Duyguları değişmez. Sanırım hep de aynı duyguyu yaşar. Babasını kaybettiği anı hiç unutamam. Kız kardeşi arayıp haber verdi. Tek söz söylemeden telefonu kapattı, masanın üstüne koydu, mutfağa gitti ve hayatında ilk kez soğan çorbası pişirdi. Afiyetle yedik. Durumu birkaç gün sonra öğrendim. Başın sağ olsun dedim, afiyet olsun dedi. İlginç biridir. 

İşimize koyuluyoruz. Ben tuvaleti kolaçan etmeye giderken Kırık mutfağa gidiyor. Elindeki poşete bakılırsa sebze çorbası yapacak. Umarım mutfağı beğenir. Küçük ya da kullanışsız mutfaklar onu mutsuz eder. ‘Mutfak’ der ‘yaşam alanıdır, büyük olmalıdır, tezgah ta geniş ve yeterli yükseklikte…’ Bilgedir!

Tuvalet orta büyüklükte. Köşeye çapraz konuşlandırılmış eski model bir klozet… Bu durum beni üzdü. Klozetin tuvalet duvarlarına paralel olmaması tüm planlarımı alt üst edebilir. Artı içerideki ağır sigara kokusu da cabası. Ama en azından klozet kapağı kapalı ve hemen yanındaki temizlik fırçası ve kovası temiz gibi duruyor, bu da bir şey. Klozetin kapağını açıyorum. Rezalet! Berbat! Taharet musluğunun etrafı küçük bok parçalarıyla dolu. Kapağın dipleri ise kıldan geçilmiyor. Tüm yüzeylerde sarı ve kahverengi lekeler… Türkiye’deki erkeklerin büyük çoğunluğunun tuvalet terbiyesi olmadığı hipotezi sanırım doğru. Gördüğüm kadarıyla da bu evde en az bir erkek yaşıyor. 

Mutfak ne durumda acaba, Kırık ne durumda? Hemen mutfağa gidiyorum. Beklenen manzara. Eldivenleri eline geçirmiş ocağı siliyor. Bir çift eldiven alıp hemen tuvalete koşuyorum. Yanımda yırtık ya da eskimiş elbiselerden kesilmiş küçük kumaş parçaları var. Yırtılmış çoraplar, sökülmüş tişörtler vs… Tek kullanımlık temizlik bezlerim olacaklar. Anti-bakteriyel temizlik sıvısını tuvaletin içinde gezdirip içini güzelce fırçalıyor ve bir süre bu şekilde bekletiyorum. O sırada aynı sıvıdan, temizlik bezlerinden bir tanesine birkaç damla damlatıp yüzeyleri silmeye başlıyorum. Bez kirlendikçe atıyor ve yenisine geçiyorum. Yaklaşık 6-7 bez parçasıyla bu işi bitiriyorum. En sonunda sadece suyla ıslattığım bir bezle klozetin vücuda değdiği yerleri bir kez daha siliyorum. Sifonu çekiyorum. Dipte biriken köpüklü sıvı beni mutlu ediyor. Rahatladım. Tuvalet kovasını boşaltıp, içine bir poşet yerleştiriyorum. Son olarak zemini elektrik süpürgesiyle süpürdükten sonra, birkaç damla çamaşır suyu eklediğim suyla siliyorum ve işte tamam. İşim bitti.

Kırık ocağı bitirmiş mutfak tezgahını siliyor. Bu aşamadaysa çorba 20 dakikaya hazır demektir. Evin odalarını gezip işimize yarayacak materyaller aramaya koyuluyorum. Genelde, çok zor durumda kalmadıkça, parayla işimiz olmaz. Manevi değeri olan eşyalardır ilgi alanımız. Odalardan topladığım eşyaları salondaki masanın üstüne diziyorum. Bir masa lambası, küçük bir fotoğraf albümü, bir teyp çalar, ahşap bir küllük, pipo, sigara tablası, dolma kalem, mürekkeplik… Hiç fena değil. Bence emeğimizi karşılayacak şeyler. 

Çorba hazır. Masaya dizilmiş eşyaları inceleyerek afiyetle yiyoruz. Teyp çalar dışında hepsini almaya karar veriyor, arkamızı toplayıp sessizce evi terk ediyoruz. 

Görsel: Marko Zubak, Thief of the painting “Probijanje”
Mixed media, 87x80x54 cm, 2015.

Bir Cevap Yazın