Flazéda! Velvele Drag Race Halk Kütüphanesi Açılıyor!!!

İlker Hepkaner ve Bawer Murmur, All Stars’ın 5. sezonunda yapmayı planladıkları ancak tembellik ve iş yoğunluğu nedeniyle hayata geçiremedikleri RuPaul’s Drag Race içeriği için 13. sezonun başlaması vesilesiyle -nihayet- motorları çalıştırdılar. Flazéda! Velvele Drag Race Halk Kütüphanesi açıldı!!! Hepkaner ve Murmur’un Drag Race bölümlerini yorumlayacakları bol gıybet, gullüm ve spoiler içeren sohbetleri sezon boyunca Velvele sayfalarında sizlerle buluşacak. Hazırsanız yeni sezonun sürprizlerle dolu ilk bölümü için kemerleriniz bağlayın. C’mon season 13, let’s get sickeningg!!!

Bawer: Lubunya nasıl buldun ilk ilk bölümü? 

İlker: Geçen sezonların ilk bölümlerine nazaran çok daha ilginç bir ilk bölümdü. Her kraliçeye dair bir fikir edinebildik, ancak ne yalan söyleyeyim, bir noktada pleybeklerin bu kadar fazla sayıda olması beni bayağı yordu. Bir de en sonunda da konuşuruz mutlaka ama hiçbir şey anlamadık, öyle “a a bir şeyler oluyor hadi bakalım” diye bölümü bitirdik. 

Bawer: Ben iki gündür neden herkes bu kadar şoklarda, ağızlar açık şaşkınlıkla birbirlerini dürterek bölümden bahsediliyor anlamakta güçlük çekiyorum. Heyecanlanmayı çok istedim lakin dediğin gibi ben de bi’ noktada sıkılmaya başladım. Pleybeklerin bayıklığı da tuz biber ekti üstüne. Bir de iddia ettikleri gibi kimseyi daha yakından tanımadım. Wikipedia’da daha çok bilgi var. O iddia da biraz kürdü bence. 

İ: Peki o zaman teker teker bu pleybekleri konuşalım istersen. Kandy Muse ve Joey Jay’inkinden başlayalım istiyorum. 

B: Pleybekten önce Kandy’nin kandy’si (bu şaka için okuyucularımızdan özür diliyorum) hakkında konuşmayalım mı sence? Zira, bu sezonunun en kafa şişirecek ve en çok konuşulacak kraliçelerinden biri olduğunu davulla zurnayla duyurdu yedi aleme. Ve daha ilk bölümden madilikler madilikler… Aja’ya dedikleri, Joey hakkındaki yorumları… Eureka vibe’ı aldım bolca bir yandan da… Seni de ürkütmüyor mu bu? 🙂

İ: Ben daha çok aşırı tatlı olmayan bir Vanjie vibe’ı aldım aslında ama belki de Kandy’yi Brooklyn’den bildiğim için olabilir bu hislerim. Zira kendisiyle Metro’nun (Metropolitan isimli barın kısa adı. Thorgy Thor, Aja, Sasha Velour ve daha niceleri bu barın küçük sahnesinden dünyaya açılmıştır) kapısında birlikte sigara içmişliğim var Kandy tabii beni hatırlamaz ama ben ellerim titreye titreye kendisine hayranlıkla sigara uzatışımı unutamıyorum. Bence Tina Burner’dan Kandy’ye madilik yapacak alan kalmayabilir. 

B: Ay attın havanı, sevsinler. Ben valla tanımam etmem ama başım ağrıdı biraz yalan yok. Ama Eureka’dan daha katlanılır olduğunu düşünüyorum şimdilik. Bakalım, inşallah çok bağırmaz. Herkes çok övüyor internetlerde kendisini. Peki NY muhtarı olarak sana sorum şu: Aja’yla n’olmuş tam olarak? Ayrılmışlar mı? Aja drag’i bıraktı diye mi yollar ayrılmış, ne olmuş anlamadım hiç. 

İ: Tam olarak ne oldu ben de bilmiyorum ama hatırladığım şu: Aja’nın drag’ı bıraktığı ara Haus of Aja diye gezinen bu grup bir anda Doll House oldu ve aslında aralarından Momo Shade’i de attılar. Olay sadece Aja’nın bırakması değil, daha büyük bir değişim oldu orada. Ben bir festival için bilet aldığımda bu grup sahneye Haus of Aja olarak çıkacaktı, festivale gittim, biz Doll House’uz diye çıktılar, yani bayağı ani oldu her şey. Daha çok lafı geçer bence, dinleriz programda. 

B: Drag Race Wiki’sinde Aja bir süreliğine Doll Hause’e katıldı diyor ama telenovela gibi hikaye gerçekten. Dediğin gibi daha fazla detayı Kandy belli ki anlatacak. Aja ne diyecek onu merak ediyorum bir de.  

İ: Ay bırakalım bunu, gelelim pleybeke. Bence Joey Jay hiç kötü değildi ama Kandy’nın girdiği odanın havasını değiştirme ve tüm dikkati tamamen kendi üzerine çekme gibi Allah vergisi bir yeteneği var, başka bir eşleşme olsa Joey Jay alabilirdi sanki. Sen ne dersin? 

B: Haksız rekabet oldu o eşleşme. Kandy belli ki yılların kurdu, o ego, mekanın sahibi gibi davranması filan… zaten daha ilk saniyede o kasetçaların power düğmesine basarak kazandı. Ve sezonun geri kalanı için de pleybek suikastçisi adaylarından biri olduğunu beyan etti. Şimdi diğer kraliçeler düşünsün. 

İ: Kasetçalar olayı aslında Ruveal kavramını bir adım ileriye götüren bir hareket olabilir uzun vadede. Yani katbekat giyinip gelmeleri yerine kraliçeler daha yaratıcı şekillerde pleybek yapmaya başlayabilirler. Drag sanatının ileriye gittiği bir andır o an benim için. (Çılgınca abartmıştı)

B: ahahahahaha ay gerçekten New York milliyetçiliğinde her defasında el yükseltiyorsun :))) İlk bölümde harcamamıştır inşallah tüm yaratıcılığını. Ama o eşleşmede zaten güney batı bebesinin Brooklyn aşüftesi karşısında ne şansı olabilirdi. Olamadı da zaten. 

İ: Doğru dedin. Evet, gelelim Denali ve LaLa Ri eşleşmesine. Denali aşırı gıcık değil mi? 

B: Tonya Harding of Drag! :))) 

İ: Ayrıca umarım şu hayatta başardığı tek şey buz pateniyle drag’i birleştirmek değildir zira bundan önceki buz patenci kraliçe Milk’in drag dünyasına verdiği hasar ortada. 

B: Ay Milk deme bana ya, Milk deme. Allah onu ve kaslarını kahretsin. Ama konumuz bu değil. Ben sen kadar gıcık olmadım açıkcası Denali’ye. Alaska yerlisi, ben oradan hemen bi sempati durdum. Adı da Kuzey Amerika’nın en yüksek dağından geliyormuş. Bi de Tatiana’ya benzettim makyajını filan. Onun talihsizliği patenle gelmesi oldu. Onunla yaptı playbekini ki kendisini sakatlayabilirdi o sahnede ama kazasız belasız bitirdi. Ben takdir ettim valla. Emeğe saygı istiyoruz!!! Sonra Twitter’da paylaştığı videoyu izledim ve ayakta alkışladım! 

İ: Şu an bu anlattıklarınla biraz daha ısındım sanırım. Galiba ben LaLa’yı aşırı beğendiğim için böyle hissettim. Yani kıyafetine filan laf edildi ama sanırım bu sezonun drag on a dime kraliçesi o olacak. Rahmetli Chi Chi gibi. 

B: Ben kalp Lala. Korkunç ceketine ve Umur’un dediği gibi Dida Ritz’den çor gibi duran o korkunç peruğa rağmen enerjisi, tatlılığı ve gullümüyle bence yarım sezon parlar. 

İ: O zaman o eşleşmenin sonucundan da memnunuz. Peki gelelim Symone ve Tamisha Iman’a. Ya da dur sadece Symone’a… 

B: Hahahaha yaşlılara yer verseydik önce terbiyesiz! Symone bu sezonu silip süpürür gibi durmadı mı sence de? Yani o çelimsizlikle hem de, daha promo videosunda Twitter’da TT olmalar, Shea havaları, tatlılık, hikayesinin vuruculuğu, vs. Untucked’da anlattıklarını dinleyince boş beleş biri olmadığını da gördüm, dedim bu yürür finale zılgıtlarla. 

İ: Ben de çok benzer hislerde olduğum için böyle dedim, Tamisha’ya biraz o yüzden haksızlık ettim. Symone kesinlikle en favori kraliçelerimden birisi, yolu açık olsun bu sezon. Tamisha’ya gelecek olursak ben tabii ki de ağladım hikayesini duyunca. Umarım o da güzel yerlere gelir, yani muhtemelen gelemez bu kadar cazgırın içinde ama ona Cynthia Lee Fontaine’e veya Jasmine Masters’a duyulan “ustalara saygı” noktasında yer açılabilir gibi geliyor bana.  

B: Valla bence bu sezonun -en azından finale kadar- yıldızlarından biri Symone olur. Pek nedenini anlamadığım bir destek de var ona. Gigi Goode’un bacısıymış, promo look’unu Gigi tasarlamış filan. Ne kadar bunla alakası var bilemiyorum ancak akıl, gullüm ve zevk birleşince önü açık. Gerçi ben sen gibi onu askere yollamadım yolu açık olsunlar filan ama arkasından bi su gibi git su gibi gel suyu dökerim 🙂 Tamisha bacımsa beni direkt tavladı. Zira, kanserle mücadele etmiş herkese dev saygım var. Tedavisinden bir yıl sonra bu yarışmaya gelmiş olması filan benim için inanılmaz gerçekten. İsterim ki sezonun ikinci yarısını görsün. 

İ: Ben de senin gibi düşünüyorum. Peki gelelim Gottmik ile Utica Queen eşleşmesine. Biraz tarih mi yazıldı ne? 

Drag Race’te yarışan ilk açık trans erkek yarışmacı olarak tarihe geçen Gotmikk werkroom’a giriş cümlesi “Cis-tem’i yıkma vakti” oldu.

B: Benim promo’da görüp en en en heyecanlandığım yarışmacı Gottmik idi! O heyecanımı boşa çıkarmadı. Ancak, promo’da ve Meet the Queens videosundaki o muhteşem elbiselerinden çok uzaktaydı ilk bölüm look’u ama yine de sevdim. Ru’ya artık şovla bütünleşmiş “Gentlemen start your engines and may the best woman win” sözünü değiştirmesi bile tek başına büyük hikaye. “Racers start your engines and may the best drag queen win” daha kapsayıcı bir açılış oldu ne güzel ki ve Gottmik’in varlığı bu değişime vesile olmaya yetti. Tabii Gottmik’in werkroom’a girdiğindeki “Time to crash the cis-tem” diyerek trans var oluşunu ve mücadelesini daha ilk saniyesinde haykırması filan ben zılgıt çektim 🙂  

İ: Bol zılgıtlı bir bölüm olmuş senin için ne güzel 🙂 Gottmik’in önemi o kadar büyük ki Utica’yı unuttuk nerdeyse. Ben aslında quirky kraliçeleri pek sevmem ama Utica’ya bir anda ısındım. Sanırım ben de yaşlanıyorum. Neyse, onun da ne kadar ilerleyeceğini göreceğiz. 

B: Utica Thorgy’nin gundisi değil miydi ya? Onu da sevsem mi yoksa saçını başını mı yolsam kararsızlığıyla izledim durdum. Alexis’in kendini yeşile boyamasında olduğu gibi dakikalar boyu o çileği düşündüm, Olacak O Kadar’daki Oya Başar gibi “ne koydun la gafana” diye diye… Alerjisi mi varmış ne olmuş Allah onu kahretmesin. Ama tatlı biri bence yine de. O görgüsüz haset elti gibi her şeyi üstüne giyip nişana gelmeseydi keşke ama oldu artık, n’apalım. 

İ: Ay şu yazdıklarına gülmekten cevap veremedim bir süre. Neyse, Utica sayesinde bir gün drag yaparsam kafama kedi koyacağım, bu konuda anlaştık. Peki gelelim Olivia Lux ve Rosé karşılaşmasına. New York kraliçelerinin karşı karşıya gelmesi oldu, sonrasında olanlar da pek ilginçti. Ne düşünüyorsun? 

B: Rosé’ye ben çok bel bağladıydım tanıtım videolarında ama biraz popomun üstüne oturdum ilk bölümde. Fakat hala umudum var ve inanıyorum kendisine. Öte yandan prodüksiyonun Rosé’yi madi olduğu Tina Burner’la eşleştirmemesine şaşırdım. Tarihi bir fırsatı kaçırmışlar. Ama o hikayenin ekmeğini yiyeceklerdir illaki. Olivia’cığım ise, drag yapmaya başlayalı üç gün olmasına rağmen yılların lubunyasını yendi. İlk bölümün en büyük sürprizlerinden biri bu benim için. O Allah vergisi karizması ve gülüşünü de konuşmalıyız tabii. Miss Congeniality belli, ikinci kim diyorum anacım daha ilk bölümden. 

İ: Olivia’nın başarısından çalmak istemem ama bence Rosé’yi biraz şok etmek ve Tina ile karşılaşmasını geciktirmek için Olivia’ya kaybettirmiş olabilirler. Zira boynuz kulağı geçti hikayesi bu programda çok fazla işlenen bir konu. Rosé’nin Jan ile yakınlığından, o Chelsea-Hell’s Kitchen basitliğinden ve kendine her şeyi hak gören beyaz Amerikalı geyliğinden nefret ettim, kendisine hiç ısınabileceğimi sanmıyorum. Bir konuda Tina Burner’ın yanında duracaksam bu muhtemelen Rosé’yi madilemek noktasında olacak (Tabi Tina’nın madilikten zorbalığa koşmayacığını varsaymak istiyorum).  

B: Dediğin çok mantıklı geldi. Ama ben her ne kadar ilk bölümde Rosé’yi madi olarak göstermiş olsalar da bu hikayede asıl madinin Tina olacağını düşünüyorum. Ve ilk bölümdeki facianın aksine Rosé’nin finali görme olasılığı filan diyecek kadar işleri ileri götürebilirim. 

İ: Hadi bakalım. Tina Burner’ı daha sıra ona gelmeden bu kadar konuşmuş olmamız da ayrı bir olay. Not edilmiş olsun, yoksa yeni bir ikon mu doğuyor? Son karşılaşma hakkında neler düşünüyorsun? Ben Kahmora’ya da Elliott’a da hiç ısınamadım, belki artık yorulmuştum izlerken, içtiğim biralardan uykum gelmişti, bilmiyorum. Nedir son üç kraliçe hakkındaki yorumların? 

B: Tina Burner’ı sevemedim yalan söylemeyeceğim. NY efsanesiymiş, Graham Norton’ın ex’iymiş filan duyunca şaşırdım ama ona yar olmaz bu sezon bence. O şatafatlı kariyeri başını belası olacak kanımca. Kılığını beğenmedim, playbekte de aman aman bir şeyini görmedim. Kahmora’dan Kimora Blac havası aldım, sahip olduğunu düşündüğüm Gia Gunn madiliği de çıkarsa bir yerden o da yürür. Ama Elliot bayağı yatsın kalksın ilk bölüme ve formata dua etsin demek istiyorum. Kıyafetini beğendim ama Joey gibi ondan da özgüvensizlik fışkırdı resmen. 

İ: Kahmora en sevdiğim kraliçelerden Jaida Essence Hall’un kızıymış, o nedenle ona bir şans daha verebilirim. Elliott ise umarım ilk oylanıp gönderilen olur. Bak hemen oylama konusunu da açtım. Neler olacak sence ya? Nedir bu aranızdan birisini gönderin tripleri? Hani All Stars’a ait bir saçmalıktı bu? Artık normal sezonlarda da mı yapıyoruz? 

B: Ben kalp Jaida! Akrabalarına da kredimiz var haliyle! Oylamayı de yel alsın demek istiyorum, nefret ediyorum o formattan. All Stars 3’ün ahını almaları yetmedi yapımcıların, bu ısrar nedir!!! Shangela’cığım, canım, selamlar…

Oylamanın üfürükten bir şey olacağını, ortalığı ateşe vermek ve salgın nedeniyle zaman kazanmak için yapılacağını düşünüyorum. Yani tüm kraliçeleri bir araya getirmeden önce iki bölüm böyle sündürmeyi planladılar kuluçka süresi filan hesaplayarak. Gördüğün gibi aylardır okuduğum virüsle ilgili her şey bir işe şu an yaradı 🙂 

İ: Demek ki neymiş, hiçbir şey boşa gitmezmiş. Gerçi senin Shangela’ya verdiğin selamı duyması biraz zor zira kendisi Lady Gaga ile Oscar’lara katılmakla meşgul tatlım. Neyse, evet kesin Covid-19 ile alakalı bir durum bu ikiye bölmeler filan, umarım çok uzatmazlar da artık o kötü acting challenge’ları, Rusical’ları ve dizileri yeniden çektikleri o korkunç kalabalık bölümleri izlemeye koyuluruz. 

B: hahahaha ay lanet gelsin acting çelınclarına ya yeter bıkdım bıkdım! Bir oryantal dans olmasın mı artık ya? Çok güzel olmaz mı sence de? Çağırsınlar ABD’de yaşayan Orta Doğulu bir dansözü falan deyip duruyorlar, Madonna aşağı Lady Gaga yukarı. Biraz sıkıldım. NEYSE…..  Shangela’ma anasının ak sütü gibi helal olsun her şey. All time mağdur o. Ne kazansa sevinecez, mecbur 🙂

O halde ilk bölüm itibariyle favorilerimize gelelim mi? 

İ: Favoriler mi analitik olarak kim ilerler tahminleri mi? Zira ben son dördü genelde bilemiyorum ama kimi kraliçelerle sonsuz gönül bağı kurup erkenden elenmelerine rağmen belki geri dönerler diye aptal aptal bekleyebiliyorum finale kadar (Heidi’nin geri gelmesini çok bekledim mesela). 

B: Önce gönlümüzü çalan dörtlü diyelim, ardından da finali göreceğini düşündüğümüz dört kraliçeyi yazalım, ne dersin? Başla bakalım.

İ: Gönlümün dört sahibi, o da şimdilik zira ben bir İkizlerim, Kandy Muse, Symone, LaLa Ri ve Olivia Lux. Senin?

B: Gönül telimi titreten dörtlü: Gottmik, Symone, Olivia Lux ve T. Iman. Beş olsa LaLa Ri.

İ: Peki finali bence kim görür? Tina Burner, Symone, Gottmik ve Olivia. Biraz tartışmalı bir dörtlü farkındayım. 

B: Biraz şaşırdım açıkcası. NY’lulardan Rosé ve Kandy’yi elemen ilginç oldu. Benim final dörtlüsü tahminim Gottmik, Symone, Kandy ve Rosé!!! Ben Tina Burner vs. Rosé eşleşmesinde ilk bölümdeki fecahatin üstüne yukarıda dediğin o ukala beyaz gey kadrosundan Rosé’nin kazanacağını düşünüyorum. Sezonun villian’ı da yine Rosé olacak gibi geliyor. 

İ: Rosé ile Tina kesin karşı karşıya gelecek, heyecanla bekliyorum o anı. Bakalım bundan aylar sonra, havalar artık azıcık ısınmışken bu yazıya geri dönüp neler düşüneceğiz. İkinci bölümün çıkışına gel, orada da konuşacağız. 

B: Ay Drag Race Kurtlar Vadisi :))) Tamam kız gelirim, senden korkan senin gibi olsun!!! Ahahahahahahaha Hadi naş o halde, haftaya görüşürüz! 

Author

5 Comments

Bir Cevap Yazın