Her geçen gün dijital platformlar sayesinde daha fazla bağımsız müzik dinleyicisinin yolu Londra’da yaşayan Uruguay asıllı müzisyen Murdocco ile kesişiyor. Sanatçının yeni teklisi Rainy Day organik olarak yüzlerce kişiye ulaşırken, İngiltere’nin bağımsız radyo istasyonları da şarkıyı playlist’lerine eklemeye devam ediyor. Türkiye’den ilk kez bir yayına söyleşi veren Londra lubunyalarının yakından tanıdığı sanatçıyla, göçmen ve queer bir kadın müzisyen olarak İngiltere müzik piyasasında var olmayı, salgının hayatını nasıl etkilediği ve bunun yaşadığı ülkeye etkilerini konuştuk.
Sevgili Murdocco, pandeminin en karanlık günlerinde yeni şarkını yayımladın. Şarkıya geçmeden önce bize biraz Londra’daki salgın günlerinden bahseder misin?
İlk günler oldukça zordu. Virüse dair hiçbir bilgim olmadığı gibi, o günlerde doğup büyüdüğüm yer olan Uruguay’a dönüp dönmemek beni en meşgul eden soru oldu. Ailemle beraber olabilmek için Londra’dan Güney Amerika’ya yapacağım yolculuğun virüsü onlara taşımakla sonlanması ihtimali kafamı kurcalarken, sınırlar kapanmadan önce ülkeden ayrılmak için sadece bir haftam vardı. Uzun uzun sorguladıktan sonra Londra’da kalıp aileme onlara olduğum yerden destek vermenin ve müziğime odaklanmanın en doğru yol olduğuna karar verdim.
Şarkın Birleşik Krallık’ta oldukça sevildi. Göçmen bir kadın olarak dünyanın en zorlu müzik piyasalarından birinde var olmaya çalışmak nasıl bir deneyim?
Kendi şarkımı sevilen radyolarda ve sosyal medyada duymayı anlatabilecek en iyi terim “real high” (kafası iyi olmak) olsa gerek. Bir radyo şarkımı ilk kez çalacağı zamanı bana bildirdiğinde, dünyanın dört bir yanındaki arkadaşlarıma haber veriyorum ve bu mutlu ana hep birlikte tanıklık ediyoruz. Özellikle de radyo prodüktörlerinin olumlu yorumlarını duymak benim için eşsiz bir his. Tahmin edersiniz ki müzik dünyasında kadın olmak başlı başına zor bir durum. Hatta korkutucu. Bu yüzden piyasanın halini içselleştirmek yerine, attığım adımlara odaklanıyorum. Dikkatimi sektörün yoz düzenine vermek yerine, atacağım bir sonraki adıma yoğunlaşıyorum. Çünkü bu yıl yayınlayacağım birden fazla yeni şarkı var.

Yayımladığın son şarkının adı Rainy Day (Yağmurlu Gün). İlham kaynağı heralde Londra?
Tabii ki. Şarkıyı yağmurun hiç durmayacak gibi yağdığı bir gün yazmıştım –ki bu Londra’da alışılagelmiş bir durum. İlişki durumumun karışıklığını, iletişim problemlerini ve önemli konuları tartışamamanın yarattığı karamsarlığı şarkıya aktarmaya çalıştım.
Bu noktada İngiltere’de bireylerin hislerini dışarı vurmak konusunda yaşadıkları çekincelerin altını çizmek isterim. Uruguay’da kişisel iletişim kimi zaman can acıtıcı düzeyde açık ve net olabiliyor. Bu tür iletişim zor da olsa, en azından nerede durmamız gerektiğini biliyoruz. Öte yandan İngiltere’de yaygın olan üstü kapalı iletişim dili nedeniyle ilişkiler tahmin ve çıkarım üzerinde yürüyor, tabii ki bu da zaman zaman can acıtıcı olabiliyor.
Bugünlerde şarkının müzik videosu üzerinde çalıştığını ve klibin çok yakında yayına gireceğini biliyoruz. Klipte neler göreceğiz?
Klibi domine eden bir şey varsa o da alışılagelmedik olan bomboş Londra sokakları. Klibi sokağa çıkma yasakları süresinde kaydettiğimiz için izleyiciler karşılarında terkedilmiş bir şehir görecekler. Oldukça başarılı bir fotoğrafçı olan Jose Tió’nun yönettiği klip, onun da kovide yakalanması nedeniyle bir süre askıya alındı. Ne mutlu ki bu günlerde tamamlıyoruz. (Editörün notu: Söyleşiyi yaptığımız sırada hazırlıkları süren video klip tamamlandı. Aşağıda izleyebilirsiniz.)
Londra dünyanın en büyük sanat ve eğlence sektörlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Ancak medyadan takip ettiğimiz kadarıyla söyleyebiliriz ki bu büyük endüstri çökmenin eşiğinde. Senin izlenimlerin neler?
Açıkça söyleyebilirim ki hükümetin süreci yönetiş biçimi tam bir hayal kırıklığı. Ülkeye büyük katkılar sağlayan müzik endüstrisini tamamiyle görmezden geldiler. Geçtiğimiz yaz birçok etkinlik açık havada yapılabilecekken, onlar yasakçı bir zihniyet izleyip hiçbir şeye izin vermediler. Yaratıcı zihinler çevrimiçi etkinliklerde bir araya gelmeye çalıştı ve bu hepimize biraz nefes aldırdı. Benimde içinde yer aldığım bu yeni dalganın kitlelere biraz daha olsa umut vermesinden dolayı mutluyum.

Londra queer camiasının ve gece hayatının tanınan yüzlerindensin. Dans etmeyi, kulüplerde kaybolmayı özledin mi?
Özlemez olur muyum. Hem de nasıl!
Peki durum normale dönerse ilk nereye gideceksin?
Dalston Superstore aklıma gelen ilk yer. Ayrıca Horse Meat Disco’ya gitmek için can atıyorum çünkü, organize edenler, oraya gidenler hepsi çok sevdiğim insanlar. Horse Meat Disco eğlenmenin yanı sıra bir kadın olarak çok güvende hissettiğim bir yer. Pek çok queer mekan gibi. Özgür, ihtişamlı ve renkli bir dünya. Çok sevdiğim disco müzik akımı gibi.
Doğu Londra’da yaşayanlar senin LGBTİQ+ haklarının güçlü bir savunucusu olduğu bilir. Nasıl tepkiler aldın topluluktan?
İçten söylüyorum, onlar tabii ki benim en büyük desteğim. Müziğimi sevip benimsemelerinin yanında, çalışmalarımı dijital ortamlarda paylaşarak, beni camiadan yeni insanlarla tanıştırarak ve en önemlisi de hep yanımda olarak bu zor günleri atlatmamı sağladılar. Tüm kalbimle queer arkadaşlarımın her zaman olduğu gibi bu günlerde de hayatımı kurtarmaya devam ettiğini söyleyebilirim.
Sanatçıların en iyi işlerini en zor zamanlarda ürettikleri düşüncesi yaygın bir klişedir. Sen bu zor günlerde başka neler üretiyorsun?
Yolda bir kaç yeni şarkım var. Bunun yanında pandemi günlerinde kendini ifade etme zorluğu üzerine bir proje üzerine çalışıyorum. Nazar değmesin bu aralar yaratıcı dünyam çok hareketli.
Son olarak Velvele okuyucularına söylemek istediğin bir şey var mı?
Elbette Yaşadığımız dünyanın önümüze çıkardığı engellerin farkına vararak, her alt kültürün birbirine destek olması ve birbirini sevmesi çok önemli. Lubunyalar, müzisyenler, sanatçılar… hepimiz! Müziksiz, edebiyatsız, sinemasız bir karantina dönemi düşünün. Ne kadar zor olurdu değil mi? Birlikte olmamız ve umudumuzu yitirmememiz çok önemli. Bu zorlu yolculuğun sonlarına yaklaştığımızı umuyorum. Velvele’ye bana okurları ile buluşma fırsatı verdiği için çok teşekkür ederim ve umarım dünyanın dört bir yanındaki okuyucularınız hem önümüzdeki günlerde yayına girecek olan Rainy Day klibime hem de yeni şarkılarıma listelerinde yer açarlar. Hep beraber ortalığı velveleye vermeye devam edelim.