BÜTÜN GÜZELLER
bütün kadınlar güzel
bütün insanlar çirkin
gözlemliyorum!
görünemeyenlerin kahkahalarına çarpıyor bakışlarım
manzara topluyorum Rosa’nın eteğinden
susuz yutuyorum hepsini bir bir
sesler buğulanıyor, yavaş yavaş
sarhoş oluyorum.
sonra birden,
güzel geliyor tüm kadınlar
bütün insanlar çirkin
anlamını bilmediğim kelimeler konuşuyor
dinliyorum hepsini
fıtrattan, elemden ve güzellerden bahsediyorlar
kağıda düşman kimisi,
kalemden çıkmıyor.
hafıza değirmenimdeki ihtiyarı uyandırıyor;
apartman boşluğu kokusu
bir başka koku zamanı durduruyor
hiç uğramadığım bir kentin rüzgarına kapılıyorum
dağ yamacında bir kız resim çiziyor,
manzarayı kıskanıyorum.
viran köyün durgun suları,
ayaklarına sarılıyor misafirlerin
bir bomba patlıyor evimin bahçesinde,
konuşmamaya ant içiyorum!
cebimdeki adamlarla dertleşiyorum, içimden
dertler haddini aşıyor
sonra bütün adamlar çirkin geliyor
bütün kadınlar güzel.
çıkıyorum kendimden
güneşi ıslatıyorum ana rahminde.
yanından geçmeye çekindiğim bir semte giriyorum
orta halli bir binanın terasında göğü izliyor manidar bir kız
hiçbir şey düşünmeden!
ruhum ona değiyor, ağlıyorum
kafamda karıncalanan milyon tane düşünce duruveriyor aniden
bir şeyler susuyorum,
duymuyor…
sırlarım yaka düğmemi ilikliyor
bir şeyler susuyorum, aldırmıyor
ağlıyorum.
sonra bütün kadınlar çirkin geliyor
o güzel.
kalkıyor yerinden,
yüreğime basıyor
yine de herkes çirkin,
bir o güzel…
Görsel: Simeon Solomon, Sappho and Erinna in a Garden at Mytilene (1864)