Son zamanlarda popüler müzikteki üretim kalitesi ve müziğin geleceği sık sık tartışılırken, Nükhet Duru‘nun Hikayesi Var ve Murathan Mungan‘ın sözlerini yazdığı 2020 Model: Murathan Mungan‘ı çok güçlü iki albüm olarak bu ay müzik dinleme platformlarına düştü. Türkiye’deki müzik üretimi ve dinleyicisi nereye gidiyor tartışmasına yeni bir boyut katan bu albümler gerek albüm gerekse şarkı listelerinde kendilerine yüksek yerler bulamadı. Listelere göre zamanın favori önermesi doğru, Türkiye’de şu an en çok rap dinleniyor. Ancak iki işin Türkiye’deki LGBTİ+ bireyler için önemi anaakımdan daha farklı tezahür edecektir. Bu yazıyı konuşurken Bawer’in bana hatırlattığı gibi, Duru hala ikonlarımızdan birisi. Mungan ise hem bizden biri, hem de bir kısmımızın hikayelerini uzun zamandır Türkiye’ye ve yabancı dile çeviriler sayesinde dünya okuruna anlatıyor. Bu durumda bu iki albümü dinleyip, birbiriyle Velvele’de konuşturmak yerinde olacaktır.
Albümlerin benim gibi Türkiye’deki müzik piyasasındaki yenilikleri artık hafif dışarıdan, biraz da geriden takip edenler için başardığı en önemli şey yeni sanatçıları tanıyabileceğimiz bir alan yaratmış olması. Biraz da müzik platformlarının algoritmalarının etkisiyle dinlediğimiz müzikler artık git gide birbirine benziyor, yeni birisini keşfetmek zaman ve emek isteyebiliyor. Ancak bu albümlerin yıldız gücünü dengelemesi sayesinde mesela 2020 Model’de Nazan Öncel, Teoman, Sıla, Şebnem Ferah gibi hem sadık hayran kitleleri hem de yüksek dinlenme oranları olan büyük yıldızları, kaliteli müzik yapan ancak henüz geniş kitlelerle buluşamamış Nuri Harun Ateş, Sema Moritz ve Ozan Anlaş gibi sanatçılarla birlikte dinliyoruz. Veya Hikayesi Var‘da olduğu gibi kendi üslubunu ve hayran kitlesini yakalamış ama çok daha birçok insanda hala “Aa duydum ama bir iki şarkısı dışında pek dinlemedim” tepkisi doğurabilen kimi sanatçılara Duru’nun yanında bir yer ayırma durumu var. Kalben, Sena Şener ve Rubato‘nun Duru’yla şarkı söylemesi onların tanılırlıklarını uzun vadede mutlaka artıracaktır.
İyi bir müzik direktörü melodik bir hikaye anlatacaksa, şarkıların ruhlarını birbirine bağlamak konusunda biraz daha şanslı. Ancak böyle toplama albümlerde şarkı seçiminin kendisi de bu hikaye anlatımını bütünleyen bir olgu. İki albüm de hikaye anlatımını müzikal anlamda başarıyor. Aynı Mungan’ın bir önceki çoklu toplama projesi Söz Vermiş Şarkılar‘da olduğu gibi, 2020 Model gücünü müzikal çeşitliliğinden alırken, Hikayesi Var’daki şarkılar birbirine biraz daha yakın tınlıyor.
Ancak her iki albümde de şarkı seçimleri kafamda kimi sorular yarattı. Bu tip çalışmalarda şarkıların yeniden söylenebilmesinin önündeki yasal yolun açılmasının zorluğu, albümün tümü düşünüldüğünde tutturulmaya çalışılan denge gibi prodüksiyonun kısmını ilgilendiren tartışmaları bilmiyorum. Fakat kimi eserlerin yeniden söylenmesi konusunda bir dinleyici olarak her zaman bir şarkı yeniden söylendiğinde yeni bir şeye dönüşmüş mü ve anlamına yeni bir boyut getirilmiş mi? sorularına olumlu yanıt vermesini bekliyorum. Ne yazık ki bu konuda kimi kazaların yaşandığını düşünüyorum.
Şarkı seçimi açısından baktığımızda Hikayesi Var‘ın Nükhet Duru’nun nefes kesen diskografisini bütüncül bir şekilde yeni kuşaklara tanıtma konusunda biraz başarısız kalmış. Mesela 1976 yılında söylediği Beni Benimle Bırak, Duru’dan sonra Zuhal Olcay (2001) ve Seren Serengil ile Yaşar İpek (2018) tarafından söylenmiş bir şarkıydı. Hal böyleyken Duru’nun bu şarkıyı Funda Arar ile birlikte söylemesi ne kadar gerekliydi, diye kendime sormadan edemedim. Arar’ın ses rengi ve yorumu düşünüldüğünde mükemmel yazılmış ve düzenlenmiş bir albüm olmasına rağmen bu projeyi yapanlar tarafından tamamen es geçilmiş 1994 tarihli kendi adını verdiği albümünden o kadar çok şarkı seçilebilirdi ki. Albümün yıldız şarkısı Geberiyorum‘un yanı sıra Sürgün, Adamların Adamı ve hatta döneminin hiti Yasaksa Yasak Arar-Duru ikilisine ne güzel uyardı. Umarım Nükhet Duru bu albümün ikincisini yapar ve Geberiyorum‘a bir şans verir.
Aynı sorunu Mungan’ın albümünde Çağatay Akman Otel Odaları‘nı ve Cem Adrian Eskidendi, Çok Eskiden‘i söylediğinde de düşündüm. Hatırlarsanız Otel Odaları‘nı Söz Vermiş Şarkılar‘da Gülden Karaböcek söylemişti. Karaböcek o şarkıdaki içten yorumuyla devleşmiş, şarkıyı kendine ait bir esere dönüştürmüştü. Yorumu imza gibiydi. Eskidendi, Çok Eskiden de daha 15 sene önce ilk Sezen Aksu tarafından söylenmişti. Akman ve Adrian bu şarkılara kendi dokunuşlarını verebilmiş olmasına rağmen, şarkıların hikayesine yeni bir boyut kattılar mı, kendilerinden önce söyleyen yorumcuların ötesinde veya yanında yeni bir şey söylediler mi, çok emin değilim.
Tabii ibre şarkı seçimlerinde hep kötüyü göstermiyor. Hatta kimi şarkılara baktığımızda neredeyse sihirli bir kavuşma yaşandığını görüyoruz. 2020 Model‘de sanki Mungan kimi sözleri yorumcusuna göre yazmış. Mesela Gaye Su Akyol‘un seslendirdiği Kalp Tamircisi Kadın‘ı bu albümde başka kim söyleyebilirdi, söylese de hakkını böyle verebilir miydi? Sanmıyorum. Aynı sihirli uyum Hikayesi Var‘da Kalben özelinde yaşanmış. Bir Nefes Gibi‘de Duru ile yakaladığı o sihri dinleyiciler daha çok uzun süre yüreğinde taşıyacaktır.
Bu yazıyı bu iki güzel albümün bir bütün olarak kulağımızda bıraktıkları izden daha çok yüreğimize serpmek istediği sularda bitirmek istiyorum. Hikayesi Var‘ın son şarkısı Mahmure‘ye Ata Demirer ufak dokunuşlarda bulunmuş. Bunların sonuncusunda diyor ki, “Oturacak bu işler Mahmure, oturacak.” Demirer’in telkinine popüler müzik üretiminin kalitesinin artması ve müziğin olumlu etkisinin toplumun geneli için oturması açısından katılmak istiyorum. Bu iki albüm bunu müjdeliyor, ama devamı nasıl gelecek, göreceğiz.
2020 Model’de ÇAMUR‘un söylediği Aşk Bin Defa‘da geçen “Aşk bir cevaptır dünyanın yaptıklarına” dizesinin de ilk bakışta güzelliğine kapılınılabilir. Ama “aşk” son zamanlarda “Love wins” (Aşk kazanacak) sloganının sığlığını arkasına alarak hem dünyada hem de ülkemizde LGBTİ+ mücadelesinin çok katmanlılığını ve elzemliğini gizler oldu. Aşk dünyanın yaptıklarına verilecek bir cevap olacaksa, aşkın her boyutunu, her halini ve özellikle dünyadaki genel geçer tanımların ve durumların şiddetine direnme potansiyelimizi artırma özelliğine yoğunlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Dünyanın yaptıklarına karşı iyi bir cevap vereceksek aşkın hikayesini yeniden yazmamız gerekiyor ve konuyu biraz dallanıp budaklandırmanın vakti geldi de geçiyor.