Sade ve Sadece Melanie C

Sezgin İnceel

Melanie C kendi ismini taşıyan sekizinci albümünü geçtiğimiz günlerde yayımladı. Biz onu 90’larda Spice Girls’ün sportif üyesi olarak tanımıştık. Başlarda diğer üyeler arasında daha geri planda gibi dursa da aslında güçlü vokalleri ile Spice Girls şarkılarını sırtlanan isimdi. Grubun yarattığı fırtına dindikten sonra Melanie C solo kariyerine konsantre oldu. 1998’de Bryan Adams ile beraber seslendirdiği When You’re Gone, 1999’da ise Never Be The Same Again ve I Turn To You gibi hitleri barındıran ilk solo albümü Northern Star ile Sporcu Baharat’tan En Başarılı Solo Baharat ünvanına terfi etti. İlk albümden bir yıl sonra 2000 senesinde Spice Girls ile tekrar bir araya gelerek Forever isimli bir albüm yapmış olsa da, Mel C’nin kalbinin artık sadece solo kariyeri için çarptığını hem o dönemki performans ve röportajlarından, hem de daha sonra hakkında yazılmış biyografilerden görebiliyoruz. Sonradan bahsettiği üzere Spice Girls sonrası ve ilk solo albüm zamanı depresyon ve yeme bozuklukları gibi durumlarla mücadele ettikten sonra, 2003’te ikinci albümü Reason’ı yayımladı. Albüm listelerde fena olmayan bir grafik gösterse de, bir Spice Girl için yeterli görülmedi. O dönem katıldığı bir televizyon programında Azra Akın tarafından dizinin sakatlanması sebebi ile albümün promosyonunu dilediği gibi yürütememesi de tuzu biberi oldu ve plak şirketi ile yollarını ayırdı. 

Bağımsız Müzik Yolculuğu  

Bundan sonra Red Girl isimli kendi plak şirketini kuran Melanie, kariyerine bağımsız müzisyen olarak devam etti ve farklı müzik tarzları arasında gezindiği renkli bir kariyere imza attı. Enrique Iglesias ve Guy Chambers imzalı First Day Of My Life balladı, Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde büyük başarı gösterdi. Fakat ülkesi Birleşik Krallık’ın müzik listelerinde uzun süre tekrar eski ihtişamını yakalayamadı. Bu kendi istediği müziği piyasa kurallarına uymadan yapabilmesi için ödemesi gereken bir bedeldi, ki daha sonraki yıllarda verdiği röportajlardan bu durumla barışmış olduğunu da görüyoruz. 2000’li yılların başlarında ve ortalarında Spice Girls ile arasına bir mesafe koyup Sportif Spice’tan fazlası olduğunu kanıtlamaya çalıştığı duruşu, 2007’de Spice Girls’ün bir araya gelip turneye çıkması sonrasında değişti ve Chisholm, baharat kız geçmişini de sahiplenerek solo çalışmalar yapmaya devam etti. West End’de Blood Brothers ve Jesus Christ Superstar müzikallerinde oynadı; hatta WhatsOnStage ödüllerinde En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülüne layık görüldü. 2011’de rock ağırlıklı ve eklektik The Sea, 2012’da müzikal şarkılardan oluşan Stages ve 2016 yılında ise elektronik müziğe göz kırptığı Version of Me albümlerini yayımladı.

Mel C 2019’da dünya pride turuna çıktığı Sink The Pink üyeleriyle.

“LGBTQ+ topluluğu bana kendimi sevmeyi öğretti”

Bu uzun yolculuğun ardından artık kendisini bulduğu, tanıdığı ve olduğu gibi kabul ettiği bir dönemde “özsevgi” konseptli albümünün isminin sadece Melanie C olması, açılış parçasının da “Aynaya baktığımda artık gördüğüm şeyi seviyorum. İşte bu benim” diye haykırması tesadüf değil. Burada lubunya dünyası için önemli olabilecek bir parantez, Melanie’nin bu özsevgi açılımının kendisinin LGBTQ+ topluluğuna verdiği destekten direkt besleniyor olması. 2019 yılında Spice Girls ile çıktığı stadyum turnesinden hemen bir hafta sonra başladığı ve dünyanın çeşitli yerlerinde Onur Haftası etkinliklerini ziyaret ettiği konser serisinde sahnede “LGBTQ+ topluluğunu desteklemek bana kendimi sevmeyi ve kabul etmeyi öğretti. Beyaz heteroseksüel bir kadın olarak bu dediklerim aptalca duyulabilir, ama kahrolası gerçek  bu” dedi.  O an seyirciler arasındaydım ve tek düşündüğüm 13 yaşımdaki odamdaki Spice Girls posterleri ve kendimi keşfetme yolculuğumda bana verdikleri ilhamdı. Türlü zorbalıklarla bezenmiş dış dünyanın gerçekliği bazen o kadar acıydı ki, kendimi İngiltere’de, Spice Girls’ün mutlu ve renkli dünyasının bir parçası olarak hayal eder ve oraya kaçmaya çalışırdım. Büyüyüp çevremde yaşıtlarım olan diğer lubunyalarla konuşunca ne kadar yalnız olmadığımı, ve bu şekilde hisseden koskoca bir jenerasyon olduğunu farkettim. Sink the Pink isimli drag performans ekibi ile turneye çıkan ve hatta yazdığı High Heels isimli şarkıyı onlara armağan eden Mel C, 2019 yılında verdiği her konserde LGBTQ+ bayrağı açmayı da ihmal etmedi. Bristol konserinde trans/nonbinary bayrağına sarılarak 2 Become 1’i seslendirmeden önce “Bu bayrağı yeterince görmüyoruz, ama daha çok görmemiz gerekiyordedi. Albümün çıkış haftasında verdiği röportajlarda kendisine yöneltilen TERF (Trans dışlayıcı radikal feminist/lerin kısaltması) meselesi ile ilgili soruyu da Girl Power sloganının kesinlikle trans bireyleri de kapsadığını ve herkes için eşitlik istediğini söyleyerek cevapladı

Elektronik sularda yüzen ve önceki albümlerinin aksine çokça dans hiti içeren Melanie C albümü, bu sefer şeytanın bacağını kırdı ve Melanie Chisholm’u Birleşik Krallık listelerinin tepesine geri taşıdı. Pop piyasasındaki yaş ayrımcılığı ve kadın düşmanlığına rağmen, bağımsız bir müzisyen olarak elde ettiği bu başarının, hem kendi kariyerinde bir dönüm noktası, hem de aktivizmini yaptığı LGBTQ+ haklarının anaakımda daha çok görünür olması açısından önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Tarzlar arasında gezinmekten çekinmemiş bu kadının ilham verici kariyerinden Radyo Velvele için sevdiğim şarkılarını derledim. Tüm zorluklarına rağmen kendini tanıma yolculuğuna çıkmış tüm cesurlara selam olsun!

Author

Bir Cevap Yazın