Herkesin Şamar Oğlanı Trans Erkekler

Trans erkekliğin ne kadar görünmez olduğunu, bunun trans erkeklere neler hissettirdiği, toplumun bize yüklediği erkeklik algısının bizi nasıl hırpaladığı ve feminist mücadelenin bizi nerede gördüğünden dem vuracağım. Şamar oğlanına çevirdiniz, ne yapsa yaranır size bu trans erkekler?

Trans geçiş demek. Peki geçişten sonra “erkek”, geçene kadar “trans erkek” mi? Hayır, süreçten önce de beyan verdikten sonra da ve süreç bitse dahi trans erkek. Neden mi? Çünkü hiçbir zaman “tam” hissettirmiyorsunuz ve görünen o ki hissettirmeyeceksiniz. Uzun saçlı erkek yok mu? Çokça ama bizlerle kurduğunuz ilişkilerde transfobiniz öyle hissedilir oluyor ki sanki saçımı uzatsam kadın diyeceksiniz gibi geliyor. Hatta bazılarınız bize “saçını kestirmiş kadın” muamelesi yapmaya, beyanımıza rağmen devam ediyor. Sanki iki kırıtsak bunun ne olduğu da  belli değil diyeceksiniz. Cis bir erkek mesela saçını uzatsa “uzun saçlı erkek” oluyor, kırıtsa ne güzel kıvırıyor ya da toksik erkeklikten arınmış diyorsunuz. Geyler erkeklerden hoşlanan erkeklerdir, bunla hiçbir probleminiz yok, olmamalı da zaten. Hadi kimileri için “erkeklerin yüz karası” olurlar belki ama günün sonunda her şekilde yolu erkekliğe çıkıyor, çıkacak.

Peki trans erkekler? Biz ne olacağız? Hem toplumdaki erkeklik algısı hem de yan yana yürüdüğümüz, mücadele ettiğimiz natransların beklentileri ve önyargıları yüzünden hepimizde oluşan kaygılar ve korkular nedeniyle birçoğumuz istemediğimiz kalıplara giriyoruz maalesef.  Sonra da bunda hiçbir payınız yokmuş gibi bize “neden çoğunuz böyle” diye soruyorsunuz. Neden erkekliği yeniden üretiyorsunuz? Çünkü ne yaparsak yapalım yeterince erkek sayılmayacağız kaygısı peşimizi bırakmıyor. Erkeklik denen belanın bizlere neler hissettirdiğini, yaşattığını anlatmakta zorlanıyoruz. Çünkü kimseyi ikna edemiyoruz. 

“Kutsal erkeklik” ya da “toplumsal erkeklik”, adına ne derseniz deyin,  bizi de birçoklarınız kadar çok etkiliyor. Trans erkekler geçiş sürecinden önce de ve sanılanın aksine sonra da iddia edildiği gibi “erkekliğin konforunu” yaşamıyor. Alıktırmak/alıktırmamak, erkeğe benzemek/benzememek, yeterince erkek gibi olmak/olamamak gibi burdan köye yol olur bir listenin maddeleriyle boğuşuyoruz.  Bazılarımızın alıktırmaması, erkek gibi görünmesi/erkeğe benzemesinin getirdiği bir konfor varsa da soyunduğumuz anda zaten o da buhar olup uçuyor. O konfor bizi belki sokaktaki şiddetten koruyor ancak iş bulmamızı kolaylaştırmıyor örneğin. Yaşadığımız semtlerde bir noktaya kadar iyi rol yapsak da, o da sürdürülebilir olmuyor, bir noktada illaki alıktırıyoruz ve işler sonra tepetaklak bir hal alabiliyor. 

Mesela o konfor dediğiniz şey bizi çocukluğumuzu bilen insanlara, akrabalarımıza ve ailelerimize karşı korumuyor. Hiçbir zaman ne yaparsan yap seni erkek olarak kabul etmeyen natranslarla cebelleşirken, hele bir de maskülensen lubunya camiasından tepki geliyor. Cis erkek damgası yiyor, öyle muamele görüyorsun. “Alıktırmamak” (Kime göre? Neye göre?) hemen yüzümüze vurulup queerlikten ve translıktan atılıyoruz. Hep suçlu ve mahcup hissettirilmekten başka aldığımız bir karşılık olmuyor. Bunun ne bize faydası oluyor, ne camiadaki diğer insanlara ne de tartışmalara. Bu konuda her şey yerinde sayıyor gibi geliyor sayımız artsa da. Aynı şeyleri tekrar tekrar söylemek gerekiyor.

Bir trans erkek her zaman erkektir. Feminizm hareketinden de çok dışlanmaktan muzdarip olduğumuz doğrudur. Cis erkekler değil ancak bizler feminizmin özneleriyiz. Bizi “erkek” kalıbına sokup dışlayamazsınız. Çünkü bizim deneyimlerimiz natrans erkeklerdan farklı ve feminizmle kesişiyor, feminizm bu deneyimleri kapsıyor. Kadın olarak kabul edilip “kadın olarak” yetiştiriliyor, böyle muamele görüyoruz. Bizim erkekliğimiz görmeyen ya da yok sayanlar bizi “kadın saydığı” için psikolojik ve fiziksel şiddet görüyoruz. “Göster amcalara pipini” denilerek erkekliğimizin yüceltildiği çocukluk dönemlerimiz yok. Ama çevremizdeki insanlar, feminist ve queer aktivistler, arkadaşlarımız böyle varsayıyor. 

Yıllarca tacize, fiziksel ve psikolojik şiddete uğramış biri olarak erkekliğin hiçbir “konforunu” yaşamadım. Buna rağmen sosyalleştiğim ya da mücadele ettiğim ortamlarda kadınlardan ve lubunyalardan sürekli “sen erkeksin” diye başlayan ama’ları duymaktan, deneyimimin yok sayılmasından ve üzerime zorla bir algının dayatılmasından çok yoruldum. Benim bir trans erkek olarak beyanım, deneyimim, yaşadıklarım ve toplumun omzuma yükledileri ne olacak? Neden bir türlü sıra onları konuşmaya gelmiyor?

Kimse kusura bakmasın trans erkeklik sizin sandığınız şey değil. Ben cis erkekler gibi ayrıcalıklı ve ben merkezci büyütülmedim. Ben bir erkektim ve 20 yılı aşkın süre erkek olmama karşın ailem ve beni tanıyan mahalleli erkek olarak görmemişken, erkekliğin hiç bir ayrıcalığını tatmamışken kimse bana ve hiçbir trans erkeğe kalkıp “sen erkeksin feminizmden uzak dur, sen erkeksin cinsiyetçisin” kalıplarıyla gelmesin. Bu eleştiriden muaf tutulma talebi değil. Öyle anlaşılmasın. Elbette ki birbirimizi eleştirelim ancak yapıcı bir yerden, yaralarımızı, deneyimlerimizi görerek yapalım. Basmakalıp sözler ve yargılardan öte bir yerden kuralım eleştiri dilini. Mesela geçiş sonrası süreçte disforiyle cebelleşen trans erkeklerin neler hissedebileceklerini hesaba katın. Nasıl ki kendi bedenleriniz hakkında konuşulmasını istemiyorsunuz, bizim bedenlerimize de kendinizinki gibi saygı duyun. Yıllarca kadın düşmanlığına, cinsiyet rollerinin getirdiği yüklere, baskılara maruz kalmış trans erkeklerin feminizme ait olmadıkları, feminist alanlarda yerlerinin olmadığına dair ezberiniz üzerine yeniden düşünün lütfen. Bizim feminizmin öznesi olduğumuz inkar edilemez bir gerçek. Bunu tartışmak ve kapı bekçiliğine soyunmak da bir o kadar abes ve incitici. Trans erkekler feminizm öznesidir ve öznesi olarak kalacaktır. Feminist mücadelede hepimize yer var. Yan yana durmak hepimizi özgürleştirecek bir deneyim olmaya devam edecek.

1 Comment

  1. Yakışıklı arkadaşım,

    Sözlerinin tamamına katılıyorum. Değil ayrıcalık, trans erkeklerin büyük bir yok saymayla büyüdüğünü biliyoruz. Bunu gözardı edenler farkına varmalı, düşünmeli, anlamak için çaba harcamalı. Çok anlaşılır bir durum oysa..

    Sizlerden tek isteğim, dileğim, lütfen daha çok yazın, anlatın. Bu toplum transları tanımıyor, güvenli alanlardan insanlara yazıyla derdinizi daha çok anlatın lütfen. Ben bir cis kadının, trans erkek bir nişanlım var, onu daha iyi anlamak için yazı arıyorum, çok az trans erkek deneyim paylaşmış. Bulamadıkça üzülüyorum. Karşılaştığı sosyal sorunlarda onun yanında nasıl duracağımı bilmiyorum. Kendimi ifade edemediğim için, sosyal ortamlarda onu üzen insanlara karşı bazen öfke patlamaları yaşıyorum. Ona daha kaliteli bir desteği nasıl verebileceğimi düşünüyorum. Bocalıyorum bazen, sessizlesiyorum.

    Translarin görünür olması çok değerli. Daha çok yazmanızı, deneyim paylaşmanızı diliyorum. Çok teşekkür ederim yazı için. Güzel bir yaşam dilerim.

Bir Cevap Yazın